Bölüm 3: Güzellik Standartlarına Uyum Çabası

Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için: Apple iOS, Android

Dünya Nereye Gidiyor’un üçüncü bölümünde; tüm zamanların, ama en çok da Instagram ve Snapchat çağının en hayati özelliğini tartışıyoruz: Güzellik.

Güzel olanlar, olmayanlar, olmak isteyenler… Neredeyse hepimiz güzel olmak için çaba sarfediyor, en azından nasıl daha güzel olacağımızı düşünmeye zaman ayırıyoruz. Bu uğurda bıçak altına yatan da, koşu bandına çıkan da bizdendir. Bacak antrenmanını atlayıp sadece biseps çalışanlardan emin değiliz.

Güzellik anlayışı nasıl oluştu ve gelişti, evrensel standartlara uyum sağlamak için neler yapıyoruz, en azından bu konuda cinsiyet eşitliği sağlayabildik mi? Tüm bu soruların cevabını Dünya Nereye Gidiyor’un üçüncü bölümünde bulabilirsiniz.

Biz bölüm sonunda kendi oylamamızı yaptık, ama katılımcı demokrasiye inandığımız için sizin fikirlerinizi daha çok önemsiyoruz. Sizce güzellik standartlarına uyum çabası dünyayı iyiye mi yoksa kötüye mi götürüyor?

8 thoughts on “Bölüm 3: Güzellik Standartlarına Uyum Çabası”

  1. İyi güzel hoş da, tüm bunlardan bahsederken yine ve yine eril dil kullanımıyla (örn; piyasa yapmak) var olan zihniyeti (örn; kadınların objeleştirilmesini) besleyen yapıyı devam ettiriyorsunuz. Değişim istiyorsanız ve bu konuda samimiyseniz, “dil” başlamak için iyi bir nokta ve aslında en zoru. Öte yandan tanımlamak istemediğiniz ve bilinmez olan tüm kavramlar için “aura” kelimesini kullanarak tam olarak sizden beklenileni yaptınız. Çünkü aura dediğiniz an mistizm, otantizm, içgüdüsellik, ve ne idüğü belirsiz milyonlarca şeyi özet geçiyorsunuz. Halbuki bu aurada, entelektüel birikim, kendini ifade edebilme yetisi, özgüven, dürüstlük gibi çok sayıda component var. Aura otantizmine kapılmayınız efenim, dersine çalışmış adamlar görmek istiyoruz. Belki de asıl kurulması gereken cümle şudur. Eğlence yayını olmak için fazla iddialı konular zira eğlence jargonunuz bile eril. Öte yandan ciddi konular tartışmak içinse çok laçkasınız ve layığıyla yapamıyorsunuz ve yüzeysel kaçıyorsunuz. Statetment’ınız biraz zayıf kalıyor velhasıl bu bölümdeki kadınlara karşı duyulan “mahçupluk” ve günah çıkarmanız ne kadar sürdürülebilir olacak? Yoksa tüm olanlar bir epifani anından mı ibaretti?

    Like

  2. Hakan’sız olsun şu program lütfen, Eril kod adlı arkadaş kalıcı olsun. Kendisinin performansını puanlıyorum, çok sever sanki böyle şeyleri; 9/10.

    Like

  3. Merhaba,
    Üç bölümdür takipte olan bir kadın olarak görüşlerim;
    1. Aleks yayını tek başına yapsa da olur zira işi o alıp götürüyor. Konuları sürekli tartışılabilir seviyeye getiren o. Programdan önce konuyla ilgili araştırma yapıp bir şeyler okuyup ettiği de belli oluyor, o yüzden dinlemesi daha zevkli. Hakan ya çok boş yapıyor ya da tam bir cahil gibi bilmediği konularda derin (ve muhtemelen seksi olduğunu düşündüğü) bir ses tonuyla ahkam kesiyor.
    2. Uyarı almışsınız ama işin şakası bir yana yayın çok kez bir anda erkek muhabbeti ortamına dönüyor. Sadece gender related konular için demiyorum. Ama ara ara kahvehane seviyesine doğru gidiyor. Bu hem kullandığınız eril dil hem de konuların içeriği ile alakalı. (Aleks programı tanıdığın bir kadınla yapsan emin ol içerik ve kalite farklılaşır)
    3. Tam olarak mizah programı formatına dönmediği zaman daha dinlenesi oluyor. Düzgün konu+iyi argümantasyon+mizah üçlemesinde kalınırsa çok daha güzelleşecek program.

    Şimdilik bu kadar.

    Kolaylıklar

    Like

  4. program boyunca süren çelişkiler ve herkesin güzellik algısı üzerinden kendilerini güvensiz hissettikleri konuları dökülmesi harika olmuş. aleks, hakan ve eril beyler kendi kendilerini 10 üzerinden değerlendirebilir mi pls? bir de kendi aranızda herkesin kabul edeceği en yakışıklıdan en çirkine bir sıralama yapabilir misiniz? hayırlı yayınlar

    Like

  5. Hakan kendini çirkin bellemiş olacak ki bu bölümde neredeyse hiç konuşmamış, ilginç. Buradan hareketle bir an önce bahsedilen ateşkes kampanyasını başlatmanızı rica ediyorum. Bu kampanyanın 7’sinden 70’ine herkesi mutlu edeceği yüzde yüz.

    Şunun dünyayı iyiye götürdüğü sonucuna varmak ise başlı başına bir rezalettir. Doğasını değiştirmek için efor sarf edip para harcayıp yapmacıklığım dibine vuran bir nesli desteklemeniz süper olmuş. Tek artısı bir kısım insanın mevcut duruma adapte olurken daha sağlıklı yaşıyor olması, sanırım ondan da pek bahsedilmemiş.

    Like

  6. Bülent Ersoy’un hak arama mücadelesine girmediği için insanların gözüne batmadığını söylüyorsunuz ancak Bülent Hanım’ın tanınmış biri olarak cinsiyet değişikliği ameliyatı olmasi ve bir kadın olarak kimlik alma hikayesi bile büyük bir mücadeledir ve devrimseldir

    Like

Leave a reply to eril_fan69 Cancel reply