Bölüm 76: Sorunlarla Yüzleşmek, Saç Ektirmek


Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOSAndroid

OYLAMA

Modern toplumun en belirgin özelliklerinden biri, insanların birbirleriyle hakiki ilişkiler kurmamaları. Bunun temel sebeplerinden bir tanesi de pasif agresif davranışlar. Halbuki insanlar saçma sapan anlaşılmaz tavırlar yerine olayı olduğu gibi ele alıp karşı tarafa konu hakkındaki his ve düşüncelerinden bahsetseler daha iyi olmaz mı?

Sorunlarla olduğu gibi yüzleşmek demişken, bölümün ikinci kısmında kellerin durumu kabullenmeyip saç ektirmesinden bahsediyoruz. Bu önemli meseleyi doğallık, sağlık, kellerin psikolojik durumu ve kadınların tercihi gibi birçok açıdan değerlendirdik. İyi dinlemeler.

Not: Saç ektirme konusunda karar veremeyenler için ülkemizde saç ektiren ilk kişi olan Suat Kaya’nın bir fotoğrafını paylaşıyoruz:

https://img.posta.com.tr/img/78/740×418/5b04f11c66a97cd009e7d02f

14 thoughts on “Bölüm 76: Sorunlarla Yüzleşmek, Saç Ektirmek”

  1. Sorunlardan kaçmanın altındaki nedenlerden biri aile olabilir bence.Hem küçükken hem de ergenlik zamanlarımda yaptığım her hatanın genelleştirildiğini ve büyütüldüğünü hatırlıyorum, sen zaten hep böyle şeyler yaparsın gibi.O zamanlar en ufak bir sorunla yüzleşmek beni iğrenç hissettiriyordu.Büyüdükçe kırılmaktan korkan ve diğer insanları da kırmak istemediği için sorunların üstünü kapatan birine dönüştüğümü farkettim.Bunu farketmek de aşmak da kolay olmadı.Bu yüzden pasif agresif biriyle karşılaştığım zaman kızmak yerine çoğu zaman üzülüyorum.

    Like

  2. Noktalama işareti kullanmama kızmıştın Aleks pasif agresif davranıyorum şu an gerçekten olumlu yorumları hak etmiyorsunuz allah belanızı versin şaka içerir

    Like

  3. Hakan ve Alex selamlar. Öncelikle bölüm gayet hoştu. Bölümlerinizi severek ve merakla takip ediyorum fakat bayadır yorum yapmamıştım. Zaten bu da 2. Yorumum olacak. Okumazsanız şimdiden allah belanızı versin.
    Alex, kaydın başında kriz miriz yok derken neyi kastettin açabilir misin biraz daha? Allah belanı versin.
    Dediğiniz gibi pasif agresiflik konusunda direkt olmak daha doğru seçimmiş gibi gözükse de bazen öyle olmayabiliyor. Mesela herkesin kendi hayatında olduğunu düşündüğü gibi benim de narsist bir kız arkadaşım var ve sürekli hayatındaki problemlerden bahsedip yaşadığı günlük, gayet banal olayları heyecanlı heyecanlı ve benden takdir veya cevap beklercesine onu tanımış olduğum 2 senedir çok da sikimdeymiş gibi anlatıp duruyor. Ama yine de dürüst olup gerçekleri söylemek istemiyorum çünkü kesin kalbi kırılacak biliyorum. Peki ben ne yapıyorum, tabii ki de artık bu gıcık durumu direkt söyleyemediğim için, pasif yoldan bir dur diyebilmek adına ufak iğnelemeler yapıyorum ara sıra. Anladığını düşünüyorum, bazen trip atıp tavır koyuyor çünkü. Ama lanet olsun bi işe yaramıyor 2 sene oldu. Yanlış anlaşılmasın ilk başlarda gerçekten dinliyordum. Ancak anladım ki tavsiyelerimi umursamıyor, belki de sadece takdir edilmek için anlatıyor. Ve en kötüsü de nedir biliyor musunuz böyle insanların sizi asla dinlememesi… Siz konuşup bir derdinizi veya başınızdan geçen bir şeyi anlatmaya çalışırsınız ve o sizi dinlemez, o arada siz sustuğınuzda ne söyleyeceğini düşünüyordur ve bunu gerçekten hissettirir… Tam bir rezalet. Bu arkadaşlığı sürdürdüğüm için bazen kendimden utanıyorum.
    Tabi bu demek değil ki ufak iğneleme metodu herkeste işe yaramıyor. Bazen de işe yarıyor, ki bence direkt yanlışlarını söyleyip karşındakini kırmaktansa ufak iğnelemeler yapmak daha güzel bir çözüm olabiliyor . Çünkü hatalarını direkt insanın yüzüne söylediğinizde çoğunlukla kırılıyorlar. Siz ne düşünüyorsunuz kısaca? Ve benim yerimde olsanız bu toksik arkadaşlık konusunda ne yapardınız ? Sizin de hayatınızda muhakkak buna benzer bir insan vardır diye düşünüyorum, nasıl idare ediyorsunuz ve idare etmede başarılı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
    Aklıma gelmişken söyleyeyim bir de, normalde bir ankete katıldığımda düşüncemin tam tersini işaretlerim. Özellikle toplumsal sorunlar ve siyasetle ilgili anketlerde. Sebebini tam olarak bilmiyorum sadece gıcıklık olsun diye de olabilir. Tek dürüstçe cevap verdiğim anketler sizin sunduğunuz anketler.
    Saç ektirme dakikalarına gelince merak ettim ve podcast i durdurup saç ektirme ile ilgili Google dan araştırma yaptım. Saatler nasıl geçti anlamadım saatlerce inceledim. Sayenizde saç ekimi ile ilgili bir çok bilgi de edindim. Forumlarda insanlar binlerce sayfa yazı yazıp, tartışıp, bilgi paylaşımı yapmışlar. Daha önce 2000 küsür sayfalık bir tartışma konusu görmemiştim. Konunun 5,5 milyon görüntülenmesi var ve konunun başlığı da “en iyi saç Ekim merkezi neresi” ayrıca bu sadece bir tek forum. Şuraya geliyorum ; kellik problemi yaşayanlar günlük hayatta çok belli etmemeye çalışsalar da baya kafaya takıyorlar gibi görünüyor. Peki sizce kelliğin daha popüler olduğu bir döneme gelebilir miyiz ilerde? Herkesin kayyymak gibi olduğu… Gelirsek nasıl bir kampanyayla mümkün olabilir sizce? Aklınızda bir senaryo canlandırabiliyor musunuz?
    Ve ayrıca neden erkeklerin epilasyon yaptırması daha normal karşılanıyor da saç ektirmek zorlama gibi algılanıyor? Bunun arkasında yatan sebep ne olabilir?

    Like

  4. Buraya ciddi ciddi insan beyinin neden sorunlarla yüzleşmekten birincil olarak kaçtığı hakkında koskoca bir paragraf yazdım. Daha sonra bunu ciddi ciddi merak eden adamın burada ne işi var aq dedim ve hepsini sildim. Sanırım fazla popüler bilim okuyorum. Onun yerine podcastte okunmasın daha mantıklı olduğunu düşündüğüm bir şey bırakmak istedim.

    Buradan Almanya’da yaşayan dayıma selam gönderiyorum, gelecek sefer gelirken bol bol benden (Çikeleta) getirsinler. Yiğenime selam, rapten uzak dursun sonra Acun üzüyor 😦

    Bunu okumayanın sadece Allah değil Thor ve Ra da belasını versin !!!

    Like

  5. Sorunlarla ve insanlarla yüzleşmek cidden dünyayı iyiye götürüyor. Siz çirkin olan birisine çirkinsin diyemeyip “aslında sempatiksin yaa” diyince geceleri nasıl uyuyorsunuz be vicdansızlar! Hayat dediğin dobra dobra programı gibi olacak 🙂

    Like

  6. kellik konusunda bastırmaya çalışsanız da anlatımınızda insanlara üstten baktığınız, beğenmediğiniz hissediliyor ya da bana öyle geldi

    Like

  7. Merhabalar. Öncelikle konuştuklarınızdan anladığım kadarıyla saçlarınız hala mevcut. Kelliğin gayet fizyolojik olduğunu ve bu kadar takılmaması gerektiğini söylemişsiniz – arada ne yazıkki bunun tersini belirten sözleriniz de oldu -. Kellik fizyolojik, teorikte normal desek de pratikte yıllardır onunla beraber olan dostlarını kaybetmenin acısı olan bir adam var. Bu hissi en iyi şekilde büyük Türk ozanı Murat Akay şu dizelerinde anlatmıştır :

    “ Önce biraz seyreldiler,
    Sonra beni terk ettiler.
    Beni apaçık ortada bırakıp gittiler…”

    Bu acı yaşanmadan bilinemez, bekara karı boşamak kolaydır.
    Herneyse kel erkeklerin – fit olduğu sürece – çok çekici bulunduğu bir çok kadının dilinde dolaşır. Katılıyorum.

    “ Saçım yok, kelim ben.
    Haram oldu hayat bana.
    Olsa soksam elimi,
    Saçlarımın arasına.
    Denedim tüm ilaçları,
    Saçım yine çıkmadı.
    Yok oldu hepsi birden.
    Unut beni kelim ben…”

    Seni unutamayız saçsız ama taçsız kral Murat Akay.
    – ki kendisi de kel ve fittir.-

    Bu arada ben de aleks gibi bana yapılan küçük haksızlıklara (büyük olunca ses ediyorum) karşı ses edemeyecek karakterde birisiyim, buna kibarlık diyorum. Tuhaf bir şekilde aynı durumu benim yanımda başka bir arkadaşıma yapsalar o zaman tepki gösteriyorum. Zaten geçende yeni taşındığım mahallede bana havlayan köpeğe sosis verdim, köpeğe bile abi çekiyorum. Ama bana ezik derseniz kalbim kırılır. Kibar deyin lütfen.

    Saygılar.

    Like

  8. Kadınların %75 i kel istemiyorum diyorsa kesin istiyorlardır. Zira kibar isteyip maço adamlara, gönlü zengin isteyip cebi zengin hayvanlara aşık olan bir milletiz.

    Bir kadın olarak ne istediğimizi bilmediğimizi kendime bakarak söyleyebilirim

    Like

  9. Kendisine ve bana saygısı olan her insanla sorunları konuşmaya hazırım ama ‘şu an konuşmak/buluşmak istemiyorum’ lafına bile alınan insanla ne konuşabilirsin? Herhangi bir olumsuzluk ekine dahi katlanamayan insanlardan bahsediyoruz.Kellik konusu da tamamen aura ile ilgili.Kendisiyle barışık insanın özgüveni her şeyim tam olsuncuların özgüveninin yanında ışıl ışıl parlıyor, bence bunu bir düşünsünler.

    Like

  10. merhaba aleks ve hakan!
    bu yazdığım ilk yorumum olsa da 76 bölümdür sizleyim. yakın zamanda üniversite için istanbul’dan hollanda’ya taşındım, bu bölümün konusu ise benim de üzerinde kafa yorduğum bir konu olduğundan ilk yorumumu yazmak için daha iyi bir zaman düşünemedim. istanbul’da evde sokakta her salı benimleydiniz, şimdi yeni hayatımda da beni evde hissettirdiğiniz için teşekkür ederim.
    sorunlarla direk yüzleşmenin neredeyse bir erdem olduğu kanısındayım. pasif agresifliğin kimseye, özellikle kişinin kendisine bir faydası yok. insanlar kendi içlerinde yüzleşemedikleri, var olduğundan bile haberi olmadıkları taraflarını yabancılaştırdıkları için (“kendini bilmezlik”), yüzleşme gerektiren anlarda saçma sapan tepkiler verir hale geliyorlar. bunun modern yaşamın bir sonucu olarak görmeye kesinlikle katılıyorum. hakan’ın çok fazla insanla muhattap olunduğundan yüzleşmelerin çoğaldığı tespitine de katılıyorum. fakat belki de modern yaşamda huzurlu olabilmenin tek yolu da herkesle her şeyle yüzleşebilmek ve kedine dürüst olmak, insanın içindeki düğümleri teker teker açması yani. bu da acayip uğraş ve sabır gerektiren bir durum.
    eğer insanlar anlaşılmak istiyorsa, kimsenin durup dururken gelip onların aklını okumasını beklemesin, beklentiler yorucu. neyse durum, yüz yüze gelip ifade etmek lazım karşındakine eğer anlayış bekleniyorsa.
    benim gibi süper duygusal bir insanın bütün bunları farketmesi zaman aldı, hala da pratik aşamasındayım. ama bu yolda gittikçe ve tepkilerimi bu yönde yaptıkça ne kadar rahatladığımı gördüm, tamamen kendim için. sağlıklı insan ilişkileri için gerisi geliyor zaten.
    olgunluk, dışa vurumu önceleyen en önemli özelliklerden. duyguları ifade etmenin zayıflık olarak görüldüğü çevre ve toplumlar maalesef bu anlayıştan çok uzak. kendini ifade edebilmek (yazıyla veya sözle) en özgür bırakıcı şey. farkındalık bu konudaki ilk ve en önemli adım zaten.
    bu konuyu getirdiğiniz için teşekkürler! çok bazda ama çok eksik kalınan sosyal bir konu, sizlerin de buna kafa yoruyor olduğunu görmek güzel.
    beni ve bizleri hiç bırakmayın!

    Like

  11. bugüne dek dinleyicilerden gelen içki tekliflerinin arkası geldi mi hiç? yani sizinle cidden iletişime geçen ve sonra tamam hadi buluşuyoruz diyip buluştuğunuz birileri?

    Like

Leave a comment