Bölüm 82: Tatlı Yememek


Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOSAndroid

OYLAMA

8 Aralık 2018’de 1. Power Podcast Festivali’ndeyiz. 17:45-18:15 arasında konuşuyoruz. Bu linkten detaylara bakıp kaydolabilirsiniz: https://www.powerapp.com.tr/podcastfestivali/

Bu bölümümüzde modern dünyanın adeta savaş açtığı, üç beyazdan en tehlikelisi olarak görülen şekerden ve tatlı yememekten bahsediyoruz. Sonsuz bir çabalama ve git-gel sürecine dönüşen tatlı yememe macerasını tüm boyutlarıyla ele alıyoruz. İyi dinlemeler.

 

9 thoughts on “Bölüm 82: Tatlı Yememek”

  1. Baklavayla meyve arasında bence fark var, veya en azından ben de öyle olduğuna inanmak istiyorum Hakan gibi. Biri rafine şeker diğeri doğal şeker, rafine şeker vücudun şeker dengeleriyle daha fazla oynuyor ve daha çabuk acıktırıyor. Karpuz ise nispeten daha şekerli bir meyve (üzüm, kavun gibi) ama daha az şekerli meyveler ve kuru meyveler daha masum. Şeker dahil vücudun bir maddeyi unutması için öngörülen 21 gün tamamen yalan bu arada, 2,5-3 senedir rafine şekersiz besleniyorum çoğunlukla, ancak 1 senenin sonunda şekerden tiksinmeye başlamıştım. İnsanın kendi kendine kurallar koyması işi daha sıkıcı hale getiriyor, Aleks’e katılıyorum. O yüzden çok da uğraşmamak lazım. İşin sadece sağlık boyutu önemli bence.

    Like

  2.  90’larin ortalarinda dogmus biri olarak milenyallerin daha az icki icmesini alkol fiyatlarina bagliyorum.Hem ucuz hem zehirlenmeyeyim diyorsan bir sise sarap en az 40 tl.30-35 yasinda, isinde gucunde birisi tabii ki daha fazla icki icer.

     Saglikli beslenme de belki sosyal medyayla alakali olabilir.Hepimiz az cok iyi bir vucudumuz olsun istiyoruz.Saglikli beslenmek ve spor salonlarina gitmek biraz da bu yuzden artmis olabilir.Onun disinda limonlu cheesecake haric tatli yememek dunyayi iyiye goturuyor.

    Like

  3. şeker tüketimi ve hayatı iş yapar gibi yaşamak özelinde bir şeyler demek istiyorum bana da çok bağlantılı geldi. şeker, doğada bir kısayol olarak bulunuyor. sinekkapan bitkisi şeker içeren bir sıvı salgılar böcekler buna karşı koyamaz ve tuzağa düşer. insan bağırsak florasında şeker bazlı şeyler diğer bakterilere göre çok daha hızlı ürüyor ve florayı ele geçiriyor. bağırsak florası şeker sonucu oluşan şekeri parçalayan bakterilerle dolduğu için tekrar şeker yemen için uyarılıyorsun (bağırsak beyni yönetiyor noktasında uzlaşıldı son senelerde) bir nevi bağımlılık oluyor bu noktada hayatı iş yapar gibi yaşamak devreye giriyor. ”kültür edinmenin kısayolu yoktur.” rutinler, alışkanlıklar kim olduğumuzu belirliyor. insan alışkanlıklarının kölesidir gibi bir laf da var. şeker yememek için kendimizi kısıtlamıyoruz. neden şeker yediğimizi sorgulayıp bunun gereksiz, zararlı ve aslında belli oranda bizim tercihimiz dışında kapıldığımız bir durum olduğunu anlıyoruz ve değişikliğe gidiyoruz. kendi seçimlerimiz sonucu daha farklı veya kendimizce bizi kötü etkileyen bir şeyden kurtulmuş, daha ileri bir seviyede oluyoruz. eğer bağımlı değilsek bu kararı verebiliyoruz. aynı olay sosyal durumlarda da geçerli bence. çoğu şeyi sonradan değerlendirip, değişimlere gidiyoruz. benzer yönler içeriyor mesela neredeyse kimse çocuğunu şeker konusunda asla yemeyeceksin veya sadece doğal şeker tüketeceksin diye kısıtlamaz ama fazlası zarar der. yani spesifik olarak bir eğitim vermez veya veremez şekerle ilgili ama diğer sahip olduklarını şeker konusuna entegre eder. sosyal açıdan benzeri şu çoğu aile çocuğuna homofobik olma, ırkçı olma, cinsiyetçi olma demez bunu kavramsallaştırıp spesifik olarak anlayacağı şekilde anlatmaz veya anlatamaz. ama empati, sağduyu, vs kendince bu olaylara yaklaşım oluştururlar. bu noktada sahip olduğumuz alışkanlıklar ne kadar bizim seçimimiz ne kadarından memnunuz veya bunları terk edersek ne kadar memnun olacağız? içindeyken çok kestiremediğimiz durumlar. herhangi bir durumu değerlendirip bundan sonra şunu yapmayacağım demek çok sağlıklı ve zevkli bir olay. hiç kendimizi kısıtlamış olmayız hayatı iş yapar gibi yaşamış olmayız aksine hayattan daha zevk alır, neyin ne olduğunu bilip korkmadan ve bilinçli yaşarız(bahsettiğim durum bunları değerlendirme sürecinden geçirip karar veren insanlar için geçerli, sürekli diyet kovalayan temel beslenme prensibini yıllardır araştırmasına rağmen anlamamış, kendine faydasız uğraş yaratan insanlar için değil onlar işin şeklinde olacaktır) tatlı-şeker tüketmek dünyayı kesinlikle kötüye götürüyor. bunlara talep arttıkça da aspartam, mısır şurubu ve envaiçeşit saçmalık çoğalıyor gelecek nesiller ve çevre için daha fazla kötü seçenek sunmuş oluyoruz. çok güzel bölümdü konuya güdümlü değil de çok spontan ilerledi. ( bu yorumu programın selameti için okumayabilirsiniz anlayışla karşılarım. ama ben yazmasam içimde kalacaktı
    .)

    Like

  4. Sanırım yıl 2012’ydi…
    Bir iki saat içerisinde 3 kg iri kıyım fıstıklı baklavayı hiç edip sonra hastanelik olmuştum. O günden beridir baklava yediğim zamanlarda ailem tarafından gözetime tabi tutuluyorum ve miktarda sınırlamalarla karşılaşıyorum…
    Böyle biri olarak tabii ki tatlı yemeyi savunacağım. Tatlı yememek dünyayı kötüye götürüyor.

    Bu arada bir türlü kararlaştıramadığım bir durumu da size sormak istiyorum. Ben günlük hayatında tatlı tüketmeyen biriyim (bunu bir beslenme disiplini ya da sağlık adına yapmıyorum sadece tatlıyı günlük hayatımda çok aramıyorum). Bunun yanında bayram seyran gibi bol tatlılı vakitlerde de alabildiğine tatlı yerim. Bölümde değerlendirdiğiniz ölçütlerde tekrar düşündüm ama yine bir karar varamadım. Sizce bu bir bağımlılık mı? Bağımlılıksa nasıl bi seviye?

    Like

  5. 40 gündür şeker yemiyordum. 40 gün bitince yemeye başladım ve aşırı bir moral düşüklüğü çok yorgun olma haliyle boğuşuyorum. şeker yemediğim bu dönemde yaşadığım çok üzücü olaylara rağmen kimse bu kadar “iyi misin, bir problem mi var” vs. sorular sormuyordu. şeker yememek dünyayı kesinlikle iyiye götürüyor.

    Like

  6. Çoğu büyük organizasyonun İstanbul’da yapılıyor olması, dünyayı bilmem ama en azından benim dünyamı kötüye götürüyor. Podcast festivalinin keyifli geçmesini dilerim.
    İzmir’e de gelirseniz haberimiz olsun lütfen.
    Bu arada, 82. bölümde konuşulanların ardından şekerli kahve denedim ve beğenmedim ama yıllardır kendimi alıkoyduğum kolayı içmeye tekrar başladım. Şeker yerinde ve dozajında kullanılırsa mutluluk ve keyif verici kanısındayım. Doğa şekeri başımızdan eksik etmesin (: anti-neonazi 🙂

    Like

  7. Daha geçen gün arkadaşla tiramisu yedik…beşer dilim kadar :/ Her ne kadar tepsinin sadece yarısını yediğimizi savunsak da başkaları bizimle aynı fikirde değildi 🙂 Nicel gözlem sonuçta çok da şeaapmamak lazım…
    Bu arada Powerapp Fest görüntülü bir organizasyon mu olacak sonunda o nur yüzlerinizi görebilecek miyiz agfagahshsjdjjs

    Like

  8. Az kalsın unutuyordum yorum yazmayı. Aslında bu konuyla ilgili o kadar çok söylemek istediğim sey var ki. Hem Hakan soylediklerinde haklı hem de Aleks. Sürekli diyet listelerini uygulamak zorunda kalsam kafayı yerdim. Bir insana robot gibi davranmak cok anlamsiz beslenmeyi listelerde yazanlari yapmak gibi degilde hayatimda olmasi gerekenler ne aslinda ben niye bunu yemeliyim şuan vucudum acaba ne istiyor diye bakarsam aslinda cogu sey istemedigin halde tukettigini goreceksin. Psikolojik bosluklarimizi besinlerle doldurmaya calistigimiz an işler karışıyor sonra kısır bir dongu oluşuyor. Kalorimatik gibi davranmak anlamsiz dunyaya bir daha mi gelecem kafasida yanlis.Şimdi neden rafine sekerle meyve ayni degil? meyve neden onemli? Rafine şekeri tukettiginizde cok kisa surede kana karisir bu da insulin salgisinin bir anda kandaki miktarinin artmasini saglar. Bu durum anlik yogun bir enerji verir. Ama ardindan bu enerji bir anda bitince sana inanilmaz yorgunluk ve uyku saglar cunku kanda hala insulin var ama midenden gelecek bir enerji kaynagi yok kisa surede hepsi kana gecti. Peki bu durum defalarca tekrarlandiginda insulin direnci ve 40 li yaslarda diabete kadar gidiyor. Bu en basit metabolik olan kismi. Birde beyinde sekerin etkileri var bagimlilikla ilgili bu bir anda gelen enerjik hali mutluluk olarak algilayip seni mutluluga bagimli yapmaya calisiyor aslinda beyin yine seni dusunuyor. Meyveler ise iceriginde karbonhidrat vitamin mineral bazilarinda protein ve yag cok az miktarda. Her acidan baktiginda vucudunun tanidigi ve dalgalanmalar yaratmayacak bir besin. Gunluk bir elmayla c vitaminini karsilayabilirken c vitamini yetersizligi olan arkadaslarim oldu. Meyve cok cabuk yağa donusur diye bas bas bagirdilar evet donusur. Ama sen bir oturusta 1 kilo meyve yersen herhalde donusecek vucut ne yapsin fazlasini onun duzeni bu. Her seyden kararinda ve canin ne isterse onu yeme. Şeker bagimlisi degilim arada tatli yiyorum ama canim zaten cok az miktarfa istiyor. Ve hicbir beslenme ritüelim yok. Her sabah ceviz yerim diyemem mesela cok sevmeme ragmen cunku her zaman evde kahvalti yapamiyorum ne oldu bozuldu mu her sey. Kendimi yemek konusunda hicbir zaman strese sokmadim ve tatli yesem mi yemesem mi diye ikileme dusup surekli stres yasayacagima yarisini yer canim istiyordu yedim derim. Sosyal bir varlik olarak yerine gore tatli yemek dunyayi iyiye goturuyor. Ne yemek istediginin farkinda olmadan 3 kg baklava yemek dunyayi kotuye goturuyor bence. Cok uzun oldu ama biraksaniz daha yazabilirim tatli yerken goruldugumde ters bakislar almaktan cok sıkıldım.

    Like

Leave a comment