Bölüm 92: Duygusuzluk


Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOSAndroidSpotify

OYLAMA

Bu bölümümüzde duygusal olmanın ve duygularını belli etmenin sonuçlarını, hislerin alınan kararları ne kadar etkilediğini, salt mantıkla seçim yapmanın mümkün olup olmadığını ve daha birçok konuyu tartıştık.

10 thoughts on “Bölüm 92: Duygusuzluk”

  1. Sevgili Hakancım duygusal olup inanmak mı, yoksa her olaya rasyonel yaklaşıp kafayı yemek mi? Bana göre duygusal olup inanmak, zaten hangisini seçersen seç sonuçta hiçbir fark etmez.

    Like

  2. Duygusuzluk dünyayı iyiye götürüyor kararının bile duygularla verildiğini düşünürsek bu konuda kesin bir yargıya varmak doğru olmaz bence.

    Like

    1. Bu yorumun üzerine bir açıklama yapamadım, bence Tweety asıl noktayı koymuş.
      Peki ya duygusuzluğun da bir duygu biçimi olabileceğini düşündünüz mü?

      Like

  3. Bu haftaki duygusuzluk dünyayı nereye götürüyor oylamasına yanıt verirken gözümün önüne gelen sahne şöyleydi; herhangi bir karar verme anında bir yanda gözleri yaşlı, baskı altında kalmış vücut duruşuna sahip, sulanmış gözler, el pençe olmuş duygu selinde, hayatın gerçeklerinin dışında, kendi içi dünyasındaki çığlıksal helezonda kaybolmuş duygusal insan, diğer yanda dimdik, duygularına hakim, hayatın ve fizik kurallarının gerçekleriyle düşünen bir bilge. Oylama yaptığım sırada kendi oyumun aksine duygusal insanların önde olduğunu görmem de şaşırtmadı beni, sonuçta orta doğuda yaşayan duygusal insanlar toplumuyuz. Tabi ki bazı avantajları var böyle bir toplumda yaşamanın, ama gerçekçi bir insan olarak baygınlık geçirdiğim zamanlar çoğunlukta. Hakan efendi hoşgeldin 🙂 geçmiş olsun!

    Like

  4. Geçenlerde Youtube’da Okan Bayülgen anılarımı tazelerken taaa kaç yıl önceki internet dizileri hakkında yorumunu izledim.  Büyük adam Okan. Şimdi ki internet dizileri piyasasını görmüştü. Şimdi ise Okan Bayülgen yerine sizi dinliyorum. Bu haftanın konusuna gelecek olursam  Hakan’ın durumu duygusuzlaktan ziyade duygu paylaşımı yapmaması gibi geldi bana. Karşılaştırma yapacak olursam Hakan daha duygusal iken Alex daha fazla duygu paylaşımı yapıyor. Bende küçükken kendimi duygusuz olarak atfederdim. Yaşanılanlar karsısında fazla rasyonel olup, hayatın birşekilde aktığını düşünür ve her ne yaşarsak normalleştirirdim. Fakat yıllar sonra farkettim ki yaşanılan olaya karşı duygusuzluktan ziyade tepkisiz imişim. Vermem gereken tepkileri hissizlik adı altında yaşamıyormuşum. Alex mutluluk, melankoli hakkındaki yorumlarına Van Gogh’da fazlasıyla katılıyormuş ki son sözleri  ” Hüzün daima baki kalacak” olmuş. Hakan hoşgeldinnn, ikiniz birarada iken “Dünya iyiye gidiyor”

    Liked by 1 person

  5. Bu duygusuzluk olayından anladığım şu: Hakan yayında neyse gerçek hayatta da o 🙂 Diyordum acaba yayında bilerek mi kasıyor, bilerek mi cool davranıyor? Boşuna günahını almışım hahahha Hakan duygusuz bir pezevenk olmaya devam et biz seni böyle seviyoruz çünkü 😀

    Like

  6. Uzun süredir dinleyicinizim. Dugusuzluk konusu hakkındaki düşüncelerimi açıklamanın aslında var olan düşüncelerimi elektronik bir ortamda ifade ediyolalskdsksksjsj(HAKAN NE DİYOSA DOĞRUDUR). Bir diğer konu da kayıt için kullandığınız ekipmanları ve bilgisayar yazılımını paylaşır mısınız? Daha önce anlattıysanız tekrar için özür diliyorum.

    Like

  7. Yahu, plastik poşet denilince Hakan’ın aklına balıkların yuttuğu plastikler, kuşların yuttuğu poşetler geliyordu, Alex poşet de poşetim derken. Bu adama duygusuz deyip durmayın.

    Like

Leave a comment