Bölüm 113: Öğle Uykusu (Siesta)


Haftalık bölümlere ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon

Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOSAndroidSpotify

OYLAMA

Siesta, power nap ve Türkçe’de çekici isim eksikliği, verimlilik yalanı, yemek sonrası ağırlık ve suçluluk duygusu, ofiste uyumanın iğrençliği, hayatı hack’leme çabası, öğrenilmiş folloşluk ve çok daha fazlası bu bölümde.

14 thoughts on “Bölüm 113: Öğle Uykusu (Siesta)”

  1. Siestaya alternatifim aragaz,çünkü siestadan sonra biz folloşların daha verimli çalıştığına(!) birilerinin inanması gerekiyor.

    Like

  2. Okulların sitesinde captcha olmasının sebebi; sisteme sürekli üye girişi yapıp, aşırı yüklemeye sebep olan botları engellemek. Bazı botlar o kutucukları otomatik olarak doldurup saniyede yüzlerce kez giriş yapmayı deneyebiliyor, bu da sisteme zarar verebiliyor. Yani aslında soru robot olup olmadığın değil, bot olup olmadığın. Dota crepleri gibi.

    Like

    1. Arap kültüründe “siesta” mukabilinde “kaylûle” diye bişey var. Hatta dinimizde de teşvik ediliyor. Hem uyuyorsun hem sevap point geliyor. Süper bi kazan kazan durumu mevzu bahis.

      Milyonerlik yolu update: Henüz hayatımın kaybeden kısmı devam ediyor. Ne kadar çok maddi, manevi kayıp yaşarsam daha motivasyon veren bir hayat hikayesi olacağından o kısımları es geçmemek gerekiyor.

      Like

  3. ben de biraz yerli ve milli siestalarımızdan bahsetmek istiyorum. babam da dükkanda, sen buralara göz kulak ol ben bi yukarı gidip 1 saat kestireyim, derdi, tabii esnaf olduğundan onunki power nap değil kestirmek oluyor.

    şu anda apartman dairesi şeklinde küçük bir ofiste çalışıyorum. Salonda 3 kişiyiz ve masalarımızın dışında üçlü koltuk takımı var. İşverenim arada gelip koltuğa uzanıyor ve uykuya da dalıyor, horluyor. Horladığı için buna siesta demek pek mümkün değil çünkü horul horul uyumak kelimenin latin kökenine pek yakışmıyor.

    Like

  4. bizde de şekerleme var yeterince çekici bence.

    bu vesileyle 60 bölüm sonra size ilk yorumumu yazmış oldum. Varlığımdan haberdar dahi olmadan haftalardır bana bir şeyler anlatıyorsunuz ve zevkle dinliyorum. Sosyal medya benim gibi görünmez insanlarla dolu. Düşünün bir youtube videosunu 1 milyon küsür kişi izliyor, bunlardan 1000 tanesi yorum yapıyor, 10bin tanesi bu yorumları oyluyor ve geriye hala 1 milyon dolayında bir sessiz çoğunluk kalıyor. Hatta yorum oylamak bile yeterince pasif bir davranış. İnternette sadece gözlemci olarak takılan dev bir kitle var. Bu devasa sessiz çoğunluk hakkında bir şeyler söylemek lazım ama ne söylenebilir onu da bilmiyorum. Belki siz söylersiniz.

    Like

  5. Düşen cemrelerin tekrardan toplanıp, havanın bizleri kavurmasına rağmen güneşin eğiminin giderek bizden uzaklaştığı şu istanbul günlerinde; gönül yaylarımız titreyip en azından kuzey yarımkürede yaşayan homo sapiens aleminin erkekleri olarak gecenin bir yarısı aldığım ‘uyudun mu’ mesajı acaba beyinle mi yazılmış yoksa beyinsizce mi diye düşünürken hanım arkadaşımla birlikte ayırdına vardığımız gerçek: spotify’dan hiç podcast dinlemiyoruz.

    İş bu gerçek sonrasında; karşıma çıkan tüm podcast’lere en az bir bölüm şans verdim. Verdiğim bu tahammül dolu şansı, adeta bir dorukhan toköz edasıyla değerlendirip kalbimi hem kattığınız dinamizmle; hem de duran toplardaki ufak dokunuşlarınızla fethettiniz. Yaklaşık 50 kadar bölümünüzü dinledim, kalanını seneye de giyeceğim.

    Siesta yerine bizim kullandığımız ve herkese de kullanmayı önerdiğim turist çekici söz öbeği: Kütüphane uykusu.

    Like

  6. Öncelikle selamlarr ben de Türk tipi “siesta “yaptıktan sonra verimden çok gün ziyanı elde ediyorum , uykudan kalktıktan sonra afallıyorum , şekerleme güzel mi güzel fakat verim eldesi palavra bana göre. Bir de uyku sonrası çeşitli kokular meselesine gelirsek vücut uykuda belirli toksik maddeleri atıyor yani uyku hali bir nevi insanın hem bedenen hem de zihnen yenilenmesini sağlıyor bu nedenle vücudumuza gerek fast foodlarla gerek sigara ve benzeri maddelerle ne kadar zarar vermişsek geri dönütünü uyanıldığında koku olarak alıyoruz ne kadar katlanılmaz olsada vücudun kendini kurtarması için iyi bir şey.Bunu da azaltmak için şu, hayatı seviyorm sularından bolca içmek lazım herhalde .d

    Like

  7. Bu bölümü otobüste dinliyordum sürekli uykudan bahsedince yarıda bırakıp uyuklamam gerekti. Şimdi devam edeyim dedim yine uykum geldi. Tşk…

    Like

  8. Verimlilik adı altında öğle uykusuna yatıp geri kalkmak, uykusu ağır olanlar için asla gerçekleşmeyecek bir eylemdir. Benim uykum çok ağır bi 20 dk uyuyayım desem geri uyanamam hatta geçen gün öğleden sonra 4 gibi uyudum, bir saat sonraya alarm kurdum, uyandığımda saat sabah sekizdi ve tüm gün mal gibiydim. Bunun için bir slogan buldum “Verimlilik falan hikaye, uyku şahane.” Nasıl ama?

    Like

  9. Bu öğle uykusu dediğimiz kültür aslında uyumaktan ziyade “kestirmek veya istirahat” olarak görülmeli. Yukarıda birisi yazmış, bizim kültürümüzde de var olan birşey: kaylule…
    Öğle uykusu için söylenen bir olgu da şudur: “Yarım saatlik öğle uykusu gece iki saatlik uykuya denktir” diye.
    http://blog.milliyet.com.tr/gece-uykusuna-bedel–ogle-uykusu/Blog/?BlogNo=543084

    Sizin tabirinizle “follofoş” olmamak için uyuma saatleri önemli, ikindi vaktinden sonra olmamalı, 13.00 ile 15.00 arası en verimli zamanlarıdır, bu saatlerde uyuyup uyanınca geri kalan gün insanların genelinde daha zinde geçer.

    Ayrıca yemeksepetinin yeni taşındığı leventteki ofisinde uyku odaları bulunuyor. İsteyen çalışan gidip uyuyabiliyor.

    Like

  10. Ben yazacaktım yukarıda başka bir arkadaş yazmış; kaylule iç anadolu ve doğu kesimlerinde öğle uykusuna verilen en yaygın isimdir. Bir de Feylule olarak isimlendiren ikindi uykusu vardır. O saatte uyumak kerih görülmüştür. Hatta büyüklerimiz o saatte uyuma deli olursun derler. Evet feyluleden uyanınca kafan hafiften bir hoş olur ama ondan kötüsü uyandığın zaman, ağzında sanki uykunda bok çiğnemiş gibi bir tadı kalır. Bu sanırım en kötüsü…

    Like

Leave a comment