Bölüm 125: Cenazeler

Haftalık bölümlere ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon

Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOSAndroidSpotify

OYLAMA

Cenazede performans beklentisi ve dedikodu, Türkiye ve batıdaki cenazelerin farkı, ritüellere katılmak, ölenin ardından eğlenmek, taziye evinde misafir ağırlamak, kontrolü geri almak ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.

12 thoughts on “Bölüm 125: Cenazeler”

  1. Ben de her cenazede mutlaka bir tane “cenaze teyze” vardir. Simdi seksist diyecekler de ben kendim de kadin oldugumdan cenazelerde teyzelerle oturdugumdan kadinlari gorme firsatim daha cok oldu. Su gune kadar bir cenaze gormedim ki cenaze teyzesiz olsun. Bu teyzeler genelde sessizlik anlarini bekleyip domatesin kilosundan bahsederler. Bir kere “Bugun de iki kadin bir adam ölmus” demisti bir tanesi. Bir baska turu de yemek dagittigimiz sirada “Yalniz ben alkali besleniyorum, bunu bana etsiz getirir misin?” demisti. Tabii ki alkali beslensin ama eger oyleyse kalk kendin al. Ikinciyi ayrani isteyen amca da yasaklansin! Ve tam da Hakan’in “playlist biraksin” dedigi noktada gecen hafta arkadaslarima Aleks’in dedigi gibi kopmali bir “son gorev” vasiyeti birakip “Playlist’i ben hazirlarim” demistim. Isteyen istedigi vakit uzulur zaten, o an benim bir istegim var ve beni toplu halde dansli muzikli hatirlasin. Sonra kendileri zaten ayrica istedigi sekilde hatirlar.

    Like

  2. Bence cenaze törenleri, dini tören ve definin ardından sonra ermeli. Böyle bir durumda, çekirdek aile ve çok yakın arkadaşlar dışında cenaze evine gidilmesini yanlış buluyorum. Dini törenin yapıldığı yerde taziyelerin iletilmesi yeterli bence. Kopmalı playlist vasiyeti olsa da, vasiyetin yerine getirilmesinin ülkemizde pek mümkün olmadığını düşünüyorum 🙂

    Like

  3. Merhaba. Toplumların ölüm ve yasla ilgili deneyim ve riteüllerini hayattaki anlamları belirliyor sanırım. Doğu kültürlerinde ölüm hep hayata içreyken; Batıda hayatın üzerine düşen bir gölgedir, rutini tehdit eden bir mefhumdur. Çatalhöyük’le ilgili izlediğim bir belgeselde, ölülerin evlerin içine gömülmüş olduğuna dair bir bilgi geçiyordu. Bu durum bugün için bazı değişikliklere uğrasa da, Batıda olabildiğince gözden uzağa kurulan mezarlıklara karşı, Doğu kültürlerinde yaşam alanlarının içinde ya da yakınında olan mezarlıklar ile sürmektedir. Frankfurt Okulu ekolündeki düşünürlerden daha farklı bir yerde duran ve düşüncelerine mistisizmi de dahil eden Walter Benjamin’in itiraz ettiği de buydu: “Eskileri kuşatmış olan havanın soluğu bize değip geçmez mi? Kulak verdiğimiz seslerde, artık susmuş olanların yankısı yok mudur?” Bu yüzden devletlerin kuruluş ideolojilerinde kimi ölülerin gür sesi duyulurken, kimi ölüler mezarsız bırakılır. Pinochet gençlerin ölü bedenlerini uçaklardan denize atıyordu, Şırnak’ta asit kuyuları açılıyordu. Yasın tarihi, hafızanın da tarihidir, politiktir ve tutulamayan her yas geride sakat hayatlar bırakır. Hasılı ölüm ve yas, hayata ilişkindir; bu sürecin eksik bırakılması ya da yaşanmasına mani olunması geride kalanların hayatının da eksikliğine götürür bizi. Biraz dağınık ve uzun oldu, kusura bakmayın lütfen. Selamlar, hoşça kalın.

    Like

  4. Aslında Aleks’in farkına vardığı ve zamanla düşünce olarak değiştirdiği noktalar, bunların alt metnine dair söylediği şeyler gayet mantıklı. Ölüm gerçeğini en azından hatırlıyor olabilmek yerine göre hayat dinamiklerinde gerçekten olumlu değişiklikler de yapabiliyor. Kendimden örnek verecek olursam iki yıl önce annemi kaybettim. İnsanın kendi yakını olmayınca başkaların ölümü oyun gibi geliyormuş meğer. O çok sevdiğin veda dahi edemediğin kişinin artık sadece anılarda kalıyor olması…Bu kümülatif duygular hayata karşı aldığım kararlarda beni bir süre radikalleştirdi. Ölümün bizim için meçhul bir gerçek olması merceğinden bakıp ne istediğime kimi önemsediğime neleri boşvermem gerektiğine dair daha keskin,net adımlar atar oldum. Tabii bu süreç cenaze sonrası yas döneminin de bitmesiyle azalarak yokoldu. Bazen bu yaklaşım tarzımda genel olarak bir yanılsama mı mevcut diye düşünüyorum. Yani beni iyiye götüren net bir bakış açısından ziyade yas sürecinin bir parçası mıydı diye.

    Sizleri severek dinliyorum

    Like

  5. Bir ayda tüm bölümleri dinledim. Bir hafta mola verip sonra bu bölümü dinledim. Ara vererek dinlemek daha keyifliymiş onu anladım. Cenazeler kötü. Hazırlık aşaması o anlar falan çok gergin zamanlar. Yakılalım gitsin.

    Like

  6. Uzun zamandir duzenli bi dinleyicinizim. Bu hafta içerisinde en yakın arkadaşımı kaybettim defnetmeye memleketine gittim ve onu ellerimle toprağa verdikten sonra belediyenin aracının sırf anlaşmalı olduğu lokantalarda durmak zorunda olduğu icin tam 9 saat sürdü yolculuğumuz. 9 saat yolculuk ve uykusuz bi gecenin ardından en yakınımın üzerine kürekle toprak attıktan sonra bakiyorum ki bu haftaki konunuzu gördüm. Cenaze..

    Like

  7. Cenazeden sonra misafirlere yemek yemek hazırlamanın iyi olduğunu düşünmüyorum. Şahsen düşünüyorum ki bir yakınını kaybettikten sonra o cenaze işi boyunca insanlar arasında bulunduktan sonra bi eve gidip kafa dinlenmeli. Evet belki bu durum gerçekten gerçekten sarsmayacak bir durum örneğin bir teyze amca anneannenin kaybında işe yarayabilir
    Ancak bu kişi anne-baban olur bilmem kaç yıllık eşin olur çocuğun olur o zaman imkanı yok o kadar insanı kafan kaldırsın. Özellikle bahsettiğiniz gibi biri ikinci ayranı falan istediğini duyayım ben adımdan daha eminim o kişi evimden sağ çıkamaz.

    Like

    1. Cenazelerde merhumu en son kim gördü, ölümüne en yakın kim görüştü yarışı vardır bir de.. Yarışı kazanan helvayı bi tabak fazla yer..

      Like

  8. yas falan dediniz de hakan’ın kübler-ross modelinden bahsetmemesi şaşırttı, tam böyle zırvalıklara inanacak bir insan kendisi bence

    Like

  9. bu haftanin konusu beni can evimden vurdu.. itiraf ediyorum, ben bir cenaze yiyicisiyim. et pilav olsun, izmir’in lokmasi olsun, bursa’nin cantigi olsun.. abimle kimseye anlatamadigimiz bir animiz vardir anonimligime siginarak anlatayim.. bir keresinde evde oturuyorduk.. ”ay” dedik, ” canim et pilav cekti, bi cenaze olsa da yesek” yalanim varsa helvami yiyin.. alzeihmer’li karsi komsumuz olmustu. pilavi da utana utana yiyip zevk alamamistik…

    Like

  10. İlk bölümünüzden itibaren dinliyorum beden gücü gerektiren bir işte çalışıyorum ve kulaklıkla çalışırken dinliyorum sizi nihayet bugün bu bölüme gelebildim. Günceli yakalamak için yorum yapmamıştım buna yapmam gerekiyor.
    29 aralıkta 5 yaşında oğlumu kaybettim nadir rastlanan genetik bir hastalığı vardı uygun ilik bulunamadı en sonunda ben yarı uyumlu iliğimi verdim 1 yıl iyiye gidiyordu iki gün içinde herşey tepetaklak oldu ve kaybettik.
    Eşimle anlaşamıyorduk oğlumuzun iyileşmesini vade biçip anlaşmalı boşanmaya karar verdik iyiye gittiğini görünce de vefat etmeden önce boşandık.
    Boşandıktan sonra ben farklı bir şehre geldim ama süreci takip ediyorum tabi
    Vefat ettiğinde morga yetiştim aleks hiçbir cenazede kavga çıktığını görmedim dedi bana oğlumun cesedini göstermek istemeyen dayıma daldım karakolluk olduk
    Cenazeyi ellerimle defnettikten sonra yapmacık üzüntülerini sergilerken pide gömen insanları görmek istemediğim için arkadaşımın anahtarını alıp cenaze sahibi olduğum halde cenaze evini terk ettim arkadaşımın evine kapattım kendimi arkadaşım da şehir dışına çıkacaktı iyi denk geldi tek başıma 1 hafta herşeyden soyutladım kendimi
    Bu arada güldünüz ama 2 günde 1 öğün yemek yedim ve tabi ki yemek sepetini kullandım bu sırada eskiye dönük siparişler görünüyor mu bilmiyorum gerçekten kullandım
    Oğlum içimde yaşayan bir acı her gece yatmadan önce aklıma geliyor bununla yaşamayı öğrenmem gerekiyor twitterim yok oylama yapamadım ama cenazeler kesinlikle kötüye götürüyor daha detaylı yazmak istemedim anımı kısa kesmek istedim ikinizi de ayrı ayrı seviyorum günceli yakaladığıma göre bundan sonra çok görüşürüz 🙂
    Son olarak nickimin farkındayım

    Like

Leave a comment