Haftalık bölümlere ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon
Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOS, Android, Spotify
OYLAMA
Ahmet Vehbi’den ucuz yaşam tavsiyeleri, tuvaleti bulduğun gibi bırakmak, sürekli ulaşılabilir olmak, yalan söylemenin zorlaşması, kulaklıksız video izlemek, kopya çeken beyin, süper uyarıcılar ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.
Her sosyal medya platformunda veya telefon uygulamalarında kaliteli ve insana iyi şeyler katacak ortamlar var. Ama aynı platformlarda çiftleşmek için durduk yere kendilerini sergileyen orangutanlardan tut ‘merhaba arkadaşlar bugün arkadaşımın sinir katsayısını ölçmek için onu kışkırtacağım’ tarzı tipler de mevcut. Hangi ortamı seçeceğin sana kalmış. Cep telefonu insanın kendine yakışanı layklamasıdır ve dünyayı iyiye götürür
LikeLike
mesela ve ”ııııı” demekle gecen ses kalitesi düşük bir bölümdü 3-5 kere ileri sardım sonra kapattım 131 bölümde bir ilk
LikeLike
Aynen, katılıyorum. Ses kalitesi düşük olabilir, ama bu kadar ııııı-ya dayanmak çok zor gerçekten.
LikeLike
Düz dünyacıları da mı sonuna kadar dinledin?
LikeLike
Cep telefonu şu anlık dünyayı kötüye götürüyor ama aleksin numarası bende olsaydı kesinlikle iyiye götürürdü
LikeLike
ses kalitesi berbat.
LikeLike
Bugün bütün bölümleri bitirdim hayatımda büyük bir boşluk oluştu.
LikeLike
Bölümü dinleyip anlayan arkadaşlar bölüm güzel miydi? Ben başaramadım da… 😦
LikeLike
Öncelikle tüm bölümleri baştan izleyerek bu bölüme yetiştim ve zorlu sınav zamanlarımda sizi dinleyerek çok daha keyifli bir süreç geçiriyorum. Bu yüzden sizlere böyle güzel bir işe giriştiğiniz için teşekkür etmek isterim. Sayenizde hiç ihtiyacım olmamasına rağmen Yemeksepeti uygulamasını da indirdim. Muhtemelen bu seneki üniversite sınavından sonra işime yarar diye düşünüyorum. Bölüme gelecek olursak gelen kişiyi daha önce duymamıştım ama tam da sizin dediğiniz gibi kalın derili bir insanmış ve bu iyi bir şey. Cep telefonlarının ise dünyayı kullanıma göre iyiye götürdüğünü düşünüyorum. Bunun sebebini de kendimden örnek verecek olursam cep telefonunu hem televizyon hem bilgisiyar olarak kullanmam ve kendi irademi önceden sınadığım için tüm sosyal medya hesaplarından elimi ayağımı çekmem, bu yüzden daha bağımsız bir şekilde bunu kullanabilmem. Bunlardan dolayı kendi açımdan iyiye götürüyor diyebilirim.
LikeLike
Dünyanın en boktan podcast bölümü kategorisinde kendi rekorunuzu kırdığınız için tebrik ederim. Evet, düz dünyalı bölümden bile daha boktan bi bölüm yapmayı başarmışsınız.
LikeLike
İlk defa Osman Baydemir’e katılıyorum. Sayenizde bir ik gerçekleşti. Yine süpersiniz:) cCc
LikeLike
131 bölümde en çok tuvalet muhabbeti yapıldı sanırım. O kadar çok tuvalet tasviri yapıldı ki, DNG deyince artık hafiften bir umumi tuvalet atmosferi hisseder oldum. Bi de, çok güzel bölümdü bence. Aleks’in halktan kopuk, beyaz İstanbullu imajı da törpülendi bir miktar. Sonda da şöyle bi “eyvallah abim benim, baş tacısın” patlatmasını isterdim ama olsun.
LikeLike
Sevgili Aleks ve Hakan,
Uzun bir süredir, pasif bir dinleyicinizim. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki;
Mehmet Ali Erbil ve Kuşum Aydın, Kürşat ve Gülsüm Hanım gibi kült ikilileri geride bırakarak favori duo’m olma şerefine eriştiniz. Niyetim; günün birinde, Memoli Yusuf ya da Fatih Ürek gibi aranıza sızıp bir Dream Trio olmak.
Ahmet Vehbi hakkında söyleyecek pek bir şeyim yok, ne yazık ki. Tüm bölümü “Abi nolur ne kendini ne de beni utandıracak bir şey söyleme, burası kurtlar sofrası; o şaka kaldıran, nahif kişiliğini folloş ederler.” diyerek dinledim. Ne yazık ki, Ahmet Vehbi çağrıma cevap vermedi ve ben, adeta, arkadaşımla babamı tanıştırdığım ilk günde, babamın, arkadaşlarımın seks hayatını sormuşçasına çaresizce dinledim.
Esasen, parantez açmak istediğim başka bir konu var. Aleks’in 124. bölümde (40.00’dan itibaren) bahsettiği, kendini disipline etmenin yolunun ‘pratiğe dökmek’ olmasına katılmakla beraber, bunu uygulayış biçimine katılmıyorum. Aleks’in metaforu olan raf temizleme gibi, seçilen uygulama kendini disipline etmek istediğin konuyla alakasız ise hiçbir katkısı olacağını da düşünmüyorum. Yani 5 ay her gün raf temizledikten sonra, kazanılan tek şeyin tertemiz raflar olacağı kanısındayım. Ne kadar doğru bir analoji olur bilemiyorum ancak bu durumu, Brain-Training Games kavramına benzetiyorum. Okuduğum bir araştırma, Lumosity veya Peak gibi zihin geliştirici mobil oyunların, insanların kabiliyetlerine genel olarak fındık kabuğunu doldurmayacak düzeyde bir katkısı olduğundan, zira bu tip oyunların, insanı, ancak yapılan spesifik egzersizde geliştirdiğinden bahsediyordu. Örneğin; refleksiniz gelişsin diye “ekranda beliren kurbağaları vurma” oyununu oynuyorsanız, refleksiniz değil yalnızca kurbağaları vurma yetiniz gelişecektir. Velhasıl, kendini disipline etmenin tek yolunun, kişi hangi konuda uyuşuksa o konuya eğilip, kendi sınırlarını zorlaması olduğunu düşünüyorum. Ama bence siktir et Aleks, hayat seni yeterince disipline ediyor, hedonist yaşama devam!
Araştırma için kaynakça: https://www.google.es/amp/s/www.digitaltrends.com/cool-tech/brain-training-apps-dont-work-neuroscience/%3famp
LikeLike
Oncelikle ses kalitesi hakkinda yapilan yorumlara sonuna kadar katiliyorum, zira ben de bu nedenle dinleyemeyenlerden biriyim. Ama buraya gelme nedenim bu degil. Iki hafta sonra universiteden mezun oluyorum, umutsuzca her tarafa ozgecmis gonderdigim, krizden krize kostugum ve artik olsem bile cok umursamayacagim bu donemde sizinle tanistim. Ben bu bataktayken siz resmen takilmayi en cok sevdigim arkadaslarim oldunuz (biraz uzucu evet), hos sohbetiniz sabahlarimi cok daha cekilir kildi. Bunun icin tesekkur etmek istedim! Oyle ki suratinizi gormek icin 5 dolar vermek durumunda olmaya kizamiyorum bile. Aynen devam!
LikeLike