Haftalık bölümlere ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon
Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOS, Android, Spotify
OYLAMA
Denize atfettiklerimiz, özgürlük ve sakinlik, denizin optimum kullanımı, dubayı geçmek, denizde alet kullanımı, su şakaları, deniz-havuz farkı, sahile gitmek ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.
Merhabalar sevgili Aleks ve Hakan.
Girilen denize göre de keyfi değişiyor. Mesela Akdeniz ve Ege gibi nispeten tuzlu denizlerde denize girmek bir işkenceyken, Karadeniz’de daha rahat oluyor.
O tuz ağzını, burnunu, kulağını, varsa yaralarını ve boğazını çok yakıyor. Denize girmek bir işkence haline geliyor. Ancak Karadeniz bu konuda çok daha rahat.
Karadeniz’de de ters akıntı riski var. Bu yüzden tecrübeli yüzücüler harici açılmak pek tavsiye edilmiyor.
Bazen su sıcaklığı Karadeniz’de garip bir şekilde Ege’ye göre daha yüksek oluyor. Mesela Seferihisar gibi bir yerde, ağustos ayında insanın kulakları donabiliyor.
LikeLike
evrimsel biyoloji severler çok abarttı bu mevzuyu, yok atalarımızın mekanı, yok rahmin içinde de suyun icinde güvende bir sekilde takılıyorduk gibi. Ama ben çok seviyorum özellikle soğuk suyu, bence tüm gerginliği alıyor götürüyor. Denizsiz bir tatili düşünemiyorum.
LikeLike
Kimi dediklerinize katılırken kimi dediklerinizde ‘ya sizin içiniz çürümüş’ diye sitem gösterdim. Bu arada dubaya kadar yüzüp orada takılanlardan biri benim hemen açıklıyorum; arkadaşlarımla yüzmeye gittiğimde yüze yüze dubaya gidince orada bir nefeslenip muhabbet ediyor sonrasında da ben dubanın üstünde ayakta durup suya atlıyorum. Çünkü suda dümdüz yüzmek çok sıkıcı bir şeyler yapmak gerekiyor. Derinliklerden kum almaya çalışmak bazen de “bundan rahatsız olmayan” arkadaşlarıma suyun altıyken aşağı çekmek gibi şeyler yapmayı seviyorum. Etrafımızda çok insan varken değil ama çünkü etrafımda insan yüzmesinden hoşnut olmadığım için insanlar genelde kıyıda takılmasından yararlanıp biraz daha açılıyorum. Ayrıca ben güneşlenmeye dayanamayan bir insan olarak dubalara başımı yaslayarak su üstünde yatıp güneşlenme aktivitemi de su içinde serin serin tamamlıyorum. Hakan ve Aleks biraz yeni şeyler denemeye açık olun lütfen bazen başkası yaparken görünce yargıladığınız şeyleri etrafınızdaki insanları rahatsız etmeyecek şekilde deneyimleyin. Anlamsız şeyler bazen yaparken öyle eğlenceli oluyor ki! Kendinize iyi bakın, sevgilerle.
LikeLike
Herşeyden önce Aleks sen iflah olmaz bir hamamcısın.
Tüplü, tüpsüz dalma hobim nedeniyle kıyıdan açıklarda çokça zaman geçiriyorum. Sonsuza doğru yüzen emekli amcaların bir kısmının dubayı geçtikten sonra mayoları çıkarıp özgürlüğün tadını çıkardığını birçok kez acı bir şekilde şahit oldum.
LikeLike
Abartmak falan değil, sudan geldik hem karadaki hayvanlar alemi olarak, hem de tekil insan olarak. Karaya çıkmadan önceki milyonlarca yıl yaşama alanımızdı denizler, aynı şekilde anne karnından dünyaya çıkana kadar da su içindeydik. Ve hepimiz, farkında olalım ya da olmayalım, kabul edelim ya da etmeyelim o huzuru arıyoruz. Tam olma, bütünleşme, korunma, bir çeşit teslim olma hissini. Ve evet su ile çevrili olmak da bedenimize ve bilinçaltımıza o zamanları hatırlattığı için iyi geliyor.
Peki bundan bu kadar gerilmek, hem sevmek hem korkmak? Ah Hakanım ah, evi arabayı böbreği sat, acil terapiye başla. Vallahi çok iyi gelecek.
LikeLike
insanlar suda olmaktan hoşlanıyor. Bunda sıkıntı yok. Ama her su birikintisine girme istekleri yetmezmiş gibi girmeyenlerı yadırgamaları iğrenç .yaşadığım şehirde deniz yok.
Çevremdeki tuhaf insanlar denize hakaret ederek baraja gidiyor . Küçükken köydeki dereye girmeyi severdim ama baraj benim için hayal kırıklığıydı. Bundan 3-4 sene önce yüzme bilmememle birlikte, o barajda boğulma hikayelerine rağmen baraja girdim. İğrençti. içinde yosuna benzer tuhaf otlar , izmarit, benzin bidonu , çürümüş sebzeler, solucana benzeyen tuhaf bir su canlısı vardı. Ama derine gidince su biraz daha temiz oluyordu . O biraz temiz su için o çöplerle uğraşmaya değmez. etrafimdaki çoğu kişi ” burda deniz olsaydı orda anca götümü yıkarım baraj varken deniz de neymiş” diyip duruyor. Hatta barajda fotoğraf atarak “buda bizim okyanus xd xd ” yazıyorlar. Barajın enerji ve sulama amaçlı olduğunu söylediğimde şaşkın şaşkın suratıma bakıp “ne alakası var yalan haber. bunlar hep dış mihrakların oyunu. biz baraja girmiyek diye yapolar . seninde beynini yikamislar ” diye bir yanıt aldim. O günden sonra “baraj aşkı ” konuşulan ortamlardan hızla uzaklaşıyorum. Bu da küçük bir travma olarak bilinç altımın derinliklerinde varlığını sürdürüyor.Çok uzun oldu okuma Aleks.
LikeLike
Sevgili Alex ve Hakan,
Dubalar ah dubalar… Siz hiç yaz aşkınızla dubalarda güneş batana kadar oturup sohbet etmediniz mi? Sahil şeridini izlemediniz mi? Haksızlık ediyorsunuz her dalgada kıpraşarak beşik gibi sallayan dubalara.
LikeLike
Selam bromance’ler. Dubalar, denizde amaçsızca kulaç atma saçmalığının haklı katilidir. Dubalara kadar yüzüp ipin yardımıyla, yorulmadan saatlerce arkadaş/eş ile sohbet etmenin, ufak ufak oynaşmanın keyfi bambaşkadır. Ayrıca gece yüzme, çıplak yüzme, denizde sevişme gibi konulara değinmenizi beklerdim. Programın kapanışında “that’s what she said” demeden duramadım. Seviliyorsunuz.
LikeLike