Bölüm 174: Üzücü Şeyler İzlemek

Haftalık bölümleri canlı ve görüntülü izlemek, ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon

Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOSAndroidSpotify

OYLAMA

Dibe vurmak, katarsis ve ağlayarak açılmak, olumsuz duyguları kontrollü ortamda tecrübe etmek, özdeşleşmek ve bağ kurmak, mutsuzken üzücü bir şey izlemek, mutsuzluk-derinlik ilişkisi ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.

19 thoughts on “Bölüm 174: Üzücü Şeyler İzlemek”

  1. “Üzücü şeyler” başlığını okuyunca aklıma daha geniş bir anlamda konuşulacağı geldi. Amaz yalnız film üzerinden gitti sohbet. Mesela, you tube da, ya da sosyal medyada karşımıza aniden çıkan üzücü videolar olabilir. Onlar filmlerden daha etkileyici bir iz bırakabilir diye düşünüyorum. Çünkü filmi izlerken genel anlamda diyelim ki, drama olduğunu biliriz, ona göre beynimiz hazır olur biraz olsun. Ama aniden 1 dakikalık bir vidyoda bile hazırlıksız yakalandımız için üzüle biliriz. Mutlu olduğumuz halde, bir anda rahatsız oluruz.
    Son izlediğim “üzücü” diyebileceğim film – “Parazitler” idi.

    Like

  2. İlk olarak bu hafta kendime olan saygımı geri kazanmak için öykü dinlemeye başladım gündemimizde bir masal yok ne yazık ki. Deniz kızı masalında prens onu istemediği için baloncuklara dönüşüyordu üzücü bu var aklıma gelen. Yorumuma geçiyorum. BENİ CAN EVİMDEN VURDUNUZ. bir dönem gerçek anlamda üzücü her şeyi tükettiğim için google’a ağlatan filmler yazıp izliyordum baktım sonu yok ağla ağla helak oluyorum artık neşeli ayaklar animasyonunda bile ağlıcak bir şey buluyorum, son bir yıldır bıraktım ağlatan hiçbir şey izlemiyorum. En son netflix’te iftarlık gazoz filmini komedi bölümüne koymuşlar yani allah belanızı versin ne diyim yine içim dışıma çıktı ağlamaktan teşekkürler. Günlük hayatımda güler yüzlü enerjik bir insanım ama böyle korkutucu huylarım da var 😦 mesela ağlamak istediğim zamanlarda babam ve oğlum final sahnesi açıyorum çocuğun kamerasında babasını çektiği sahne ay yani sahne 3 dakika ben ağlıyorum 1 saat. Ve hakancığım çok ağlamış biri olarak bunun bir formulü yok surat bakılmayacak bir hala alacak o nefes tıkanacak salya sümük akıcak sana tavsiyem yanında mendil bulundurman yoksa burundan da nefes alamıyosun ölüyorum galiba diyosun. Ferrum gittiğine göre yeni sapığınız benim hayırlı olsun ❤❤. Ve hakan bey izmirin neresinden ben de izmirliyim merak ettim.
    Masalı da kaçırmam mailimi yazıyorum. Hakancığım artık sahte bir mailden atsın bana kendisine binlerce kalp. simaayyozer@gmail.com

    Like

  3. Selam Aleks ve Hakan, sizi severek dinliyorum çok iyi bir ikilisiniz yorumların azlığından şikayet etmişsiniz. Bölümü dinlerken kafamda yorum yapıyorum şunu da yazayım ya diyorum ama sıcağı sıcağına yazmazsam unutuyorum. Bence bundan sonra bölümleri “haydi dinleyiciler yoruma” (doğru tonlama ile okunmalı) cümlesi tarzında cümlelerle bitirmelisiniz:)))
    Bölüme gelirsek bende gülmeli, komikli her şeyi boş muhabbet olarak görüp içten içe insanları küçümserdim önceden tabi bunun yanında acıyı, üzülmeyi de yüceltirdim bana bu daha değerli ve daha dünyaya dair gibi gelirdi. Tam olarak bu kabulden uzaklaşmadım ama bir denge olmalı yahu noktasına geldim. Ayrıca Hakan’nın tam olarak böyle düşüneceğini ve tercihini hep üzücü, dramatik filmlerden yana kullanacağını düşünürdüm yanılmışım. o zaman hakan bize en çok güldüğü film ve dizileri söylesin:)

    Like

  4. Üzücü bir film izleyip ağladığımı hiç hatırlamıyorum. Yani ağlamamak için kendimi tutuyor da değilim. Hatta bazen yakın çevremin söylediği şöyle ağladım böyle ağladım dedikleri filmleri merak edip izliyorum acaba beni de o denli etkiler mi diye. Bu filmi izleyince ağlayacak mıyım diye oturduğum bile oluyor. Çünkü ben de artık o frekansa dahil olmak istiyorum, ben de ağlayım istiyorum. Genelde oturup izleyince onlara olan şeyler bana olmuyor ağlamalıyım şartlanmasına mı giriyorum bilinçsizce. Belki de yeterince hüzünlü şeyler izlemedim bilmiyorum. Bildiğim tek şey bu filmleri asla yanımda başka biri varken izlememem gerektiği. Yanındaki ağlarsa ve sen odun gibi kalırsan o kadar garip bir durum oluşuyor ki benim adıma. Yani ben de etkileniyorum, kendimce duygulanıyorum ama dışavurum şeklim ağlama olmuyor gel gör ki bu tür durumlar kümülatif bir hal alıyor ve insanı duygusuz bir pezevenk miyim ben sorgusuna kadar götürüyor. Eminim benim gibi olan epey insan vardır. Bu ağlayanlar lobisinin zorbalığı bize yaptıkları psikolojik şiddet artık son bulsun

    Not: Bölümden sonra bahsedilen belgeseli izledim, gerçekten çok etkiledi beni, umarım Hakan buna da ağlamadıysan gerçekten duygusuzsun demez

    Like

  5. Üzücü şeyler izlemek, okumak bence kafa rahatken daha kolay. Zaten mutsuz umutsuzsam asla yapamıyorum. Hele bu pandemi dönemi avrupa yakası, hımym, friends dışında aylardır birşey izlemedım sanırım. Özellikle çok beyin gerektiricek, yorucak herşeyden kaçıyorum.
    Bu arada çalışırken düzenli sizi dinlemeye başladım ilk bölümden itibaren. Alex sanki ruh eşimsin. Her yorumda acaba aynı yerde mi çalıyoruz yaşananlarlar bu denli benzer diye düşünüyorum.

    Like

  6. Selam Aleks ve Hakan! . Sizi yakın zamanda keşfettim, hızlıca bağımlınız oldum ve her hafta heyecanla yeni bölümü bekliyorum. Bu ilk yorumum zira bu haftaki “yorumlar sıfıra yaklaştı” şeklindeki hezeyanınız bana kalpten dokundu 🙂
    Bölüme gelecek olursak, eski programlarınızdaki hadsiz ve ofansif geyiklerinizi özlemiş bulunmaktayım öncelikle bunu söylemeliyim. Keza son bölümlerde oldukça yumuşak çerçevede tartışmalar yapıyorsunuz bence biraz.. Naçizane küçük eleştirim olsun bu da 🙂 Ben “üzücü şeyler izlemek” konusunda pek bir şey söylemek istemem ama genel olarak Hakan ile aynı fikirdeyim, bir filmin beni ağlatacak olması ihtimali filmden kaçmama neden olabiliyor. Size katılmadığım nokta ise korku filmlerine olan antipatiniz. Keza geçenlerde okuduğum bir haberde korku türünün insanlara mutluluk hormonu salgılattığı yönünde bir iddia vardı. Ama benim favori argümanım Stephen King’e korku türünün neden sevildiğini sorduklarında verdiği cevaba dayanıyor. Özünde şöyle; insanlar kendilerinden daha kötü, berbat, yıkık yaşamları okumak, izlemek ister. Böylelikle “durumum o kadar da boktan değil galiba” deyip filmi/kitabı kapatıp huzurla yatağına döner. Takdir ederseniz ki korku türünde hikaye kahraman(lar)ı genelde kolayca içinden çıkamayacakları duruma düşer ki bu da bizim “şükür ki bu durumda değilim” falan deyip avunmamıza yardımcı olur. Korku türü bize bunu sağlar. Diğer yandan üzücü şeylerin hayatlarımıza bir bok sağladığını düşünmüyorum zaten trajediler içinde yaşarken 1-2 saatliğine içine girdiğimiz dünya bari bizi, bilincimizi veya hiç olmadı böyle bilinçdışımızı biraz rahatlatsın dimi ? 🙂 Sizleri seviyorum. İyi ki bu podcasti yapıyorsunuz :))))

    Like

  7. Merhaba sevgili Hakan ve Aleks.

    Film ve duygu sömürüsü deyince Türk yönetmenlerden aklıma Çağan Irmak ve meşhur Babam ve Oğlum filmi geliyor direkt. Bu konuda bir anım var.

    Film vizyona gireli kısa bir süre olmuş, dayım yaz tatilinde bize gelirken CD’sini almış getirmiş. Kendisi de bir tur izlemiş önceden. Evde kadınlar mutfakta yemek yapıp kendi aralarında konuşurken salonda dayımın canı sıkılıyor, babama herşeyi başlatan “Babam ve Oğlum’u izleyelim mi? Ama bir baba için çok ağır film. Tek başına izlenmesi gerek.” sorusu geldi. Babam da nasıl birşeyle karşı karşıya geleceğinin farkına varmadan öneriyi kabul etti.

    Dayım valizine gidip CD’yi buldu, kutusundan çıkartıp CD oynatıcıya yerleştirdi. Artık geri sayım başlamıştı.

    ” Açaydım gollarımı!” sahnesinde aynı odada bulunduğum 2 baba kendisini tutamadı. Suratlar buz gibiydi. Dayım “Ben sigara içmeye gidiyorum.”, babam da “Lavaboya gidip geleceğim.” diyerek salonu terketti.

    5 dakika sonra geldiklerinde ikisi de bana “Bu olanlar aramızda kalacak.” şeklinde bakıyordu.

    Sonra annem yemek uyarısı yapıp mutfağa sofraya gittik. Filmi bitiremedik. Babam, dayım ve benim için o günkü akşam yemeği Nuri Bilge Ceylan filmi gibiydi.

    Like

  8. Kafam yerinde mi değildi nedir bölüm bitti aklımda bi tek ikinizin de film izlerken ağladığı kaldı. Ağlanır ama normal yani.

    Like

  9. Bence üzücü filmler izlemek dünyayı iyiye götürüyor. İnsanlık tarihi inanılmaz üzücü şeylerle dolu, o zaman belgesel vs de izlemeyelim, hiç ders çıkarmayalım yaşanan acılardan ve asla gelişemeyelim… Üzücü şeyler izlemek yaşadığını hissettiriyor çünkü yaşadığımız dünyada sürekli üzücü şeyler oluyor, biz tanık olsak da olmasak da. Bize üzücü gelen bir şey başkasına mutluluk verebilecek bir şey de olabilir bu arada izleyici olarak kiminle empati kurduğunuza bağlı ve insan evrimsel olarak hayatta kalma başarısını kendisine daha çok benzeyene empati kurarak düşmanını ayırt etmiş şimdiye kadar yani birileri mutlu olurken birileri hep acı çekiyor aslında. Bazı acılara dayanamayacağını düşündüğümüz insanlar da hep sandığımızdan daha güçlüdürler ve hayatta kalma içgüdüleri sağlamsa başlarına gelen her şeyi kaldırabilme kapasitesi içlerinde vardır.
    Lütfen iki konulu bölüm olsun artık ya

    Like

  10. yorumlardaki analizler acayip sıkıcı. aleks bir dahaki bölümün başında bunların hepsini okursan buzdolabı taşımış gibi oluruz hepimiz. daha az yorum okumalı ve daha çok 2 konulu bölümler lütfen 😦

    Like

  11. “Bir insan neden komedi dururken üzücü şeyler izler?” sorusunun cevabıyla, “Bir insan neden film izler?” sorusunun cevabının aynı olduğunu düşünüyorum. En azından temelde aynı.

    Bu üzücü filmlerin gizemli çekiciliği belki şöyle açıklanabilir: Gerçek hayatta bastırdığımız ve yaşanması gereken bazı duygularımız vardır ve bu duyguların ortaya çıkmasını bu filmler aracılığıyla sağlıyor olabiliriz. Diğer bir deyişle, bu duyguları yaşamamıza olanak sağladığı için üzücü filmler bu kadar seviliyor olabilir. Çünkü gerçek hayatta farkında olmadan bir sürü duyguyu bastırıyoruz. Belki de bu duyguları “film” denen bir simülasyon aracılığıyla yaşamak çok daha güvenli geliyordur.

    Ve hangimizin dram, hangimizin korku, hangimizin aksiyon filmi seveceği, hangi duyguyu bastırmış olduğumuzla alakalı olabilir diye düşünüyorum.

    Like

  12. iyiye götürüyor, sebebine gelecek olursak gerçeğe en yakın film türü bu bence aynı nedenle insana yakın hissettiriyor ortak acıların olması ve bu da dram filmlerinden sonraki rahatlamayı açıklıyor gibi geliyor.

    Like

  13. Ben de uzucu filmler konusunda biraz daha Hakan’a yakinim, eger ki bir filmin konusunu okuduysam ve dram dram dram yaziyorsa direk basip geciyorum. O yuzden de filmlerin konusunu okumayi sevmiyorum, onume geleni bam gum izlemeyi daha uygun buluyorum, yoksa sadece Recep Ivedik kalibresinde mal mal filmler kaliyor geriye. Ya da en iyisi Hakan’in da basina geldigi gibi bir arkadas tavsiyesiyle film izlemek ama onda da konuyu bilmek istemiyorum genelde. Hakan tabi isyan etmis bu konuda ama onun isyani Aleks’in filmi yanlis bir betimlemeyele aciklamasindan oturu.
    Hayatimda izledigim en uzucu film de Grave of the Fireflies adli serefsiz ANIMASYON filmdir. Asiri aglak bir insan olmama ragmen gozumden yas akamadi bile cunku tikandim kaldim, Hakan gibi bogulucam zannettim. Gercekten bu film insanliktan oc almak isteyen bir kisinin oyunudur bence diyip geciyorum. Hakan’a mutlaka ama mutlaka izlemesini tavsiye ediyorum…

    Like

  14. Merhaba Aleks ve Hakan son 6 haftada 174 bölüm izleyerek kırılması güç bir rekora imza attığımı düşünüyorum. Yemek yaparken , yerken ,ders çalışırken işe giderken,işte ,sıçarken uyumadığım zamanlar hariç sizi dinledim eski sıkı takipçileriniz ve yorumcularınızdan olan eren bana sizi tavsiye ettiğinde ikimiz de Polonya’da hayatımızın en kötü günlerini geçiriyorduk (sosyal darvinist eren) sizi o zaman dinleyememiştim geçenlerde aklıma geldi dinleyeyim dedim kendisiyle ortak özelliklerimizden biri de ciddi bir sinema izleyicisi olmamızdı üzücü şeyler izlemekteki temel motivasyon kendini kötü hissetmek değil kendini daha iyi hissetmek.Kendini başrolle özdeşleştirmek değil filme uzaktan bakan bir göz olmak ve kendi acılarınla kıyasladığında kendininkilerin onun yanında zayıf kaldığını görmek.Bu yüzden üzücü şeyler izlemek dünyayı iyi götürüyor çünkü kendinizle ilgili olanı unutturuyor yerine suni acılar oluşturuyor ve climaxe ulaştığı anda katarsisi yaşıyorsunuz tüm üzüntülerinizi gözyaşına çeviriyor ve ağırlığınızdan kurtuluyorsunuz.Aleks bölümün başında o kadar üzgün bir açılış yaptın ki sanırım bu son bölümünüzdü dedim ve üzüldüm izlediğim en üzücü filmin sonundan daha kötü bir son olur benim için çünkü pandeminin getirdiği yalnızlık haline gerçek bir ilaçsınız seviliyorsunuz.

    Like

  15. Insanlar biraz da kendi hayatında arayıp, eksik hissettiği konudaki filmleri izlemez mi? Hayatı aksiyondan yoksun ergen elemanlar da vurdulu kırdılı filmlere ilgi duyar yada hayatı evde geçen orta yaşlı kadınların romantik komediler izlemesini beklersin. Ne bileyim sürekli sevişen birinin de oturup çerez niyetine porno izlemesini beklemezsin heralde.

    Like

  16. ben pek film izleyemediğim için bölümde bahsedilen etkileri daha çok üzücü şeyler dinlemek üzerinden düşündüm. gerçekten de azer bülbül dinleyip kötü ruh halinin dibini sıyırdıktan sonra kendimi gerçekten çok iyi hissediyorum. etrafımdaki insanlar üzgün veya platonik olduğumu zannediyor ama ben bundan garip bir keyif alıyorum. ortamlarda dinliyorum demekten çekindiğim ama bayıldığım öyle nadide sesler var ki… Adanalı ayhan, gökhan doğanay, enver yılmaz, eyüphan, azer bülbül, cansever…

    Like

  17. Uzucu seyler izlemek insanlarda empati arttirir diye dusundugum icin dunyayi iyiye goturur dedim ama kendim pek seyretmeyi tercih etmem. Zaten bir suru sikinti var, niye daha fazla uzulelim? Film olarak aklima Babam ve Oglum geldi, tavsiye edebilecegim bir film, uzuntu seviyesi de tadinda verilmis.

    Like

  18. Çok uzun yıllar esrar içtim 9 yıl kadar bifiil tükettim içtiğim zamanlar hakan gibi konuşuyorum içmediğim zaman aleks gibi bahse girerim hakan haftada 10 gram esrar içiyordur sevgiler

    Like

Leave a comment