Bölüm 196: Dövme (Yaptırmak)

Haftalık bölümleri canlı ve görüntülü izlemek, ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon

Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOSAndroidSpotify

OYLAMA

Dövme yaptırma isteği, figür mü daha güzel yazı mı, dövmelerde hitap sorunu, sabit isteği veya değişmezin bunaltıcılığı, anı dövmeleri, bedenin kutsallığı, güzel dövme bulmanın zorluğu, nereye dövme yaptırılmaz ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.

12 thoughts on “Bölüm 196: Dövme (Yaptırmak)”

  1. Merhaba gönül dostlarım 🙂 Şimdi bana cevap hakkı doğurdunuz. Taliban nerden girdi benim aşk hayatıma? 😀
    Aaa.. Hakan, neden manipüle ediyorsun yorumumu? Ben, ülke bu haldeyken aşık olamıyorum diye bir şey demiyorum tabiki. Taliban nerden girdi benim aşk hayatıma? Ama, dolaylı olarak da olsa etkiliyor demek istedim. Bir örnek vereyim: Her gün kadın cinayetine uyanılan bir ülkede, heteroseksüel bir kadın, doğal olarak ilişkiye temkinli yaklaşır. Ben, tabiki sadece bunu baz alarak insanlara yaklaştığım gibi bir anlam çıkarmayın. Bu konuda kimin ne olduğunu az çok anlarım. Benim aşık olamamı, en çok etkileyen şey benim hayatımda yaşadığım durumlar. Bu durumların aşkla ilişkisi yok. Ama, bu konulara girerek, tatlış podcast’inizin ruhunu bozmak istemek. Yani, demek istediğim şuydu: Aşık olamıyor olmamı etkileyen birçok dinamik var. Ülke gündemi de, sadece beni değil, herkesi etkileyen bir durum olduğu için, ilk aklıma gelen etkenlerden biriydi.

    Dövme konusuna gelince; Benim bir tane dövmem var. Dövmemi 19 yaşında yaptırmıştım. İlk kazandığım parayı da, direkt dövmeye harcamıştım. Hiç pişman olmayacağımı bilerek yaptırmıştım. 9 yıl oldu. Hiç pişman olmadım. Yenileri de gelecek.
    Benim dövmeye yaklaşımım şöyle: İlk önce estetik olarak bakıyorum, çünkü dövmenin estetiğini seviyorum ben. Ama bu demek değil ki, anlamı önemsemiyorum. Anlam ile estetiği kendimle birleştiyorum. Anlamını da somut şeylerden kesinlikle seçmem. Mesela, belirli bir kişiye özgü tarih yazı gibi.. Herhangi bir yazı da yapmam.. o da zamanla değişebilir. Basit, soyut ve genel anlamı olan şeyler ve bana özgü olan… Mesela; benim dövmem anka kuşu. Her zaman mücadele etmem gerektiği ve düşüp tekrar kalkmam mesajını veren bir anlamı var. Bu ölene kadar değişmez yani.
    Neyse, çok uzatmışım yorumu. Benim önerim, tereddütünüz varsa dövme yaptırmayın. Bu arada, Alex, önerin kafama yattı kesinlikle. Flört denemelerime başlayacağım 🙂

    Like

  2. Her şeyin kibar olanı makbul olduğu gibi dövmeninde kesinlikle kibar olanı, göze hoş geleni makbul.
    İlk dövmemi scooterla dövmecinin önünden geçerken bir iddia üzerine o an karar verip yaptırdım. İkinci dövmemi evde arkadaşlarla yemek yerken bir anda karar verip, masadan kalkıp gidip yaptırdık.
    Üçüncü yolda.
    Çok büyük olmadıkları için çokta düşünmedim. Hakana kesinlikle katılıyorum. Bedeni çok kutsamamak lazım. Herşeye de bu kadar önem atfedip aşırı düşünüp yapmamak lazım bence.
    Fatih portakal dövmeleri gibi değil elbette 🙂
    Ben tüm hayatım boyunca bu dövmeye bakıp sıkılırım demek şuna benziyor. Abi tek eşlilik nedir, her gün aynı yüz. Üzgünüm ama bunu çağrıştırdı bende.

    Güzel dövmeler dünyayı iyiye götürüyor. İdo ve Fatih Portakal gibiler dünyayı kötüye götürüyor.

    Like

  3. Benim de 2 tane dövmem var. İkisi de çok seviyorum. Şahsen yazıyı çok tercih etmem dövmede. Ama, dövmede ilk yaptırdığınız anlamla, zaman içinde ona yüklediğiniz anlam da değişebiliyor. Daha sana özel oluyor, yaşadığınız hayatla farklı bir anlama kavuşuyor. Bu yönden değişmez bir şey değil. Şekli değişmiyor tabiki. Yazı yazdıranlarda da durum böyle olabilir. O yazı, mesela, o dönemki düşünceleriyle şimdiki düşünceleri arasındaki bağlantıyı, kendisinin ne kadar değiştiğini… yani kendindeki o yolculuğu ifade edebilir. Çok radikal bir değişim değilse tabi. Dövme seven biriyi de bu değişmiş durum çok rahatsız etmez bence. Çok spesifik bir şey değilse, ad, tarih gibi. Bir süre sonra da, her gün gördükçe, nasıl ki kaşından gözünden sıkılmıyorsan, dövmeden de sıkılmıyorsun. Bir parçan oluyor çünkü.
    Hatırladığım kadarıyla, Kıvanç Tatlıtuğ’un ‘only god can judge me’ diye bir dövmesi vardı göğsünde. Ona sormak lazım şimdi ne düşünüyor diye 🙂

    Like

  4. Merhaba. Öncelikle Hakan’ın, bireyin vücudunda dövme istememe sebebini vücuduna kutsiyet yüklemesi şeklinde açıklamasını çok genellemeci buldum. Bu kutsiyet misal aşı karşıtlığında apaçık görülebilir fakat dövme konusu çok çok fazla keyfî sebep içerir, bu yüzden tek bir sebebe indirgenemez diye düşünüyorum.

    Bunun dışında çevremde dövme yaptıran tek tük insan olsa da en saçma ve facepalm ile baktığım dövme, izdivaç programında adını duyuran bir yarı ünlünün A1 seviye ingilizceyle boydan boya yaptırılmış dövmesiydi. Bakınız; https://m.haberturk.com/naz-mila-nin-yanlis-dovmesi-ingiliz-basininda-2175583-magazin/2

    Like

  5. Selamlarrr. Size haber vermeye geldim. Aleks aşk doktoru sıfatını hakancığıma teslim eder misin… Biz ayrıldık. Geleceğimde onu göremediğime karar vererek yollarımızı ayırma kararı aldım o da olmuyor olduğunu söyleyerek bitirdik. Hakan isterse aşka inancını tekrar kazandırırken ben de yeni insan tanıma skillimi geliştirebilirim belki 🙂 hakan’a öpücükler, bu konu hakkında fikirlerinizi merak ediyorum resmen koşarak size geldim ahhaah

    Like

  6. Birkaç bölümdür yorumlarda bahsedilen 200. bölümde bitecek mi muhabbetine istinaden yazmak istedim. Neden enerji düşüklüğünden şikayet ediliyor anlamıyorum podcasti yaklaşık 2 senedir güncel takip ediyorum gayet de her zamanki DNG tadında bence, benim gibi düşünen nicelerinin sesi olmaya karar verdim. Acaba yeni başlayan arkadaşlar Hakan’ın konuşma tarzından dolayı mı düşük enerji var gibi algılıyor? Salın şu adamları artık Hakancım şarkı bile mırıldanmaz oldu sizin yüzünüzden.

    Dng ailesi olarak 2023 şahlanışımıza emin adımlarla devam edeceğiz umarım 🙂

    Like

  7. Hem ücretini karşılarsanız hemde bedava patreon üyeliği verirseniz koluma Dünya nereye gidiyor logosunun dövmesi yaptırırım.

    Like

  8. Aleks’in, kendi halinde’nin yorumuna, Yılmaz Erdoğanvari bir yaklaşımda bulunması, bende ÇGHB Ersin’in ağzıyla yaptığı zil sesi etkisi yarattı ve beni, bir süredir inzivaya çekildiğim inimden dışarı çıkmak zorunda bıraktı. “Önemli olan varılacak yer değil; yolculuğun kendisidir.” , “Kavuşursan meşk; kavuşamazsan aşk olur.” gibi loser yaklaşımlara karnı tok bu milletin. Ergenliğimin büyük bir kısmını bu gibi mottolarla heba ettikten sonra, şu an birlikte olduğum hanımefendiyle tanıştım. Geçmişten gelen eziklik içgüdüsü yüzünden az kalsın onu da elimden kaçırıyordum. Velhasıl, mutlu sona varmayan aşklar/flörtler kişiyi pişirmez; depresifleştirir. Ve şimdiye kadar da bunun bir faydasını görmedim. Eğer siz de SÖZDE aşk doktoru Aleks’in amiyane çözümlerine güvenmiyorsanız, kendinizi, çalkantılı bir aşk hayatı sürmüş fakat sonunda iç huzura erişmiş keşiş Cobalt’ın narin dokunuşlarına bırakın.

    Not: Hakan özellikle seni bekliyorum.

    Like

  9. konuyla alakasız ama sizi 2-3 haftadır takip ediyorum ve şimdiden hayatımın vazgeçilmezi oldunuz sabah kalkınca gece uyurken dahil olmak üzere sizi günde en az 3 saat izliyorum iyi ki varsınız

    Like

Leave a comment