Bölüm 190: Self-love (Kendini Sevmek)

Haftalık bölümleri canlı ve görüntülü izlemek, ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon

Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOSAndroidSpotify

OYLAMA

Yaptıklarını meşrulaştırmak, görsel hakimiyeti ve internet kültürünün değişimi, iyilerin haksızlığa uğradığı inancı, kendini sevme, kabullenme ve şefkat gösterme farkı, mutluluk için efor sarfetmek, entitlement, kendine olan sevgini paylaşmak ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.

7 thoughts on “Bölüm 190: Self-love (Kendini Sevmek)”

  1. Bence bizi ileri taşıyacak şey ne optimistlik ne de pesimistlik. Hangi kısımlarımızın kusurlu olduğunu fark edip düzeltmeye çalışmak doğru olan şey sanki. Eğer düzeltemeyeceğimiz bir şey ise en azından burada kendini sevmekten değil de kendini kabullenmekten bahsetsek ve bu sanrıya kapılmasak çok daha anlayışlı insanlar olacağız gibi geliyor. Çünkü beni insanların sanrılara kapılması kadar öfkelendiren bir şey yok.

    Like

  2. Bence gerçekten sevselerdi, kendilerini sevmeleri batmazdı. Sevmedikleri için olmayanı göstermek zorunda hissediyorlar. Bu yapmacık olduğundan akımın kötü olduğunu düşündürüyor. Göstermelik bir şey olmasaydı ve bahsedildiği gibi uçta yaşanmasaydı gayet yararlı olabilirdi. Böylesi sadece bir at yarışı. Kim daha çok kendini seviyor?

    Like

  3. Aleksçim ilk defa bir arkadaşıma vuruldum. O yüzden eski manitimi tanımıyodu onu belirteyim. Çocuk bi de utanmaz gibi bi tek size attığım mentionı favlamış dinlemediğini biliyorum manyak mıdır nedir?

    Ne demek üzgünken foto çekmezsin, yani çok ciddi ölüm gibi bir durum yoksa aptal aptal şeylere ağlarken foto çekip yakın arkilerime atıyorum. Ben zaten masaldan dolayı da ruh hastası sayılmıştım, kendimi tasdiklemiş oldum böylece. Self-love, self-lovesızlıktan çok daha iyi sonra kendini sevmeyen insanlar gelip özgüvensizlikleriyle içimizi öldürüyor. Her şeyime bayılıyorum mükemmel biriyim demek de bir hastalık ama bu aşamaya gelindiğinde insan narsistik bir hal almış olur diye düşünüyorum. O yüzden bence en ideali ben buyum kendimi böyle kabul ettim ve seviyorum demek. Diğer bütün çeşitler sıkıntılıdır diyerek de yorumumu bitiriyorum.

    Ayrıca diyetisyenle buluştuk. Kendisi yeni aşklara yelken açmış en azından biri tavsiyelerinizi dinliyor. İlk fotomuz başarabildiysem ektedir.

    https://www.hizliresim.com/2vqi749

    Like

  4. Nası eklediğini tunaya sormuştum sağolsun yanlış anlatmış. Şimdi bir daha deniycem. Daha da olmuyosa pes ediyom. Sağdaki ben, soldaki beni benden eden.

    Like

  5. Selamlar,

    Uzun zamandır sizi takip eden biri olarak ilk defa yorum yazıyorum, ama çok alakasız bir konuda yazıyorum.

    Ara sıra Aleksin dediği “Ekşi sözlük okuyan mı kaldı ?” kısmıyla ilgili. Açıkçası ben ekşi sözlük hala okuyorum ama bırakmak istiyorum, sürekli gündeme maruz kaldığım için, onun yerine twitter dışında Aleks’in takip ettiği kaliteli içerikler olan siteler var mıdır önerebileceği ?

    Sizleri seviyorum, bu podcaste verdiğiniz emekler çok değerli.

    Teşekkürler

    Like

  6. Merhaba sevgili Aleks ve Hakan,

    Geçen bölüm yorumum galiba biraz gecikmiş, size tavsiye verip kendinizi daha çok sevme fırsatı vermiştim oysaki ama cevap alamadım. Konumuza gelirsek, gösteri toplumunda yaşadığımız için kendimizi sevmemiz bile birilerinin onayına sunulmadan, likelar alınmadan gerçekmiş gibi hissedilmiyor. Eskiden ‘elalem ne der’ diye bir şey vardı. Bizi çok etkilemese de bizden önceki kuşağı bu elalem mahvetti. Ama görüyorum ki aslında bizim elalemimiz de instagram’da oluşturduğumuz o pembe panjurlu profillermiş. Bu arada size katılıyorum. Kendini sevmeyen insanı kimse sevmez. Ama sırf başkaları seni sevsin diye kendini sevmek ya da seviyormuş gibi göstermek de kendini daha çok sevmemeye yol açar. En iyisi kimsenin sevgisine muhtaç olmamak galiba. Nasıl olsa hep yalnızlık var sonunda, yalnızlık ömür boyu… Çok negatif oldu, bir tutam self-love’la yorumumu bitiriyorum. Biz bize yeteriz DNG. 🙂

    Like

  7. Merhaba
    Hep biriktirip dinlediğimden biraz gecikmiş bir yorum olacak. Öncelikle mükemmel gidiyorsunuz, takipteyiz.
    Sağlıklı beslenmeye dair bir zirveye katılmıştım, temelde eğitim beslenme üzerine olsa da malum-mind/body/soul mevzusu sebebiyle özfarkındalık, kendini sevme ve kabullenme gibi konulara da girdiler.
    Öyle manasız geliyor ki; adam belki çok kıskanç, belki çok hırslı, belki çevreyi kirletiyor falan ama oturup kendi kendine “ben değerliyim, olduğum halimle mükemmelim” diyerek mindfull bi insan oluyor.
    Devamında kendini önceleme, kendine zaman ayırma konusu. “Kendinizi gün içinde tebrik edin” başlıklı yazıda geçen metin şu minvaldeydi; “Bugün çok yakın arkadaşım Ayşe, kıyafet seçimi konusunda çok yoğun olduğum bir günde benden yardım istediğinde, ona yardım edemeyeceğimi söyleyerek kendimi öncelediğim için kendimi tebrik ediyorum.” Nasıl yani 🙂 Dostluk, fedakarlık, arkadaşlık, yardım etmenin ulvi duyguları falan diye diye 34 yaşıma gelmişim, cümlenin böyle bağlanacağını asla düşünmedim.
    Self-love dozunda faydalı olabilir belki fakat, dünyada bu kadar self-love’ı hakeden insan olduğunu düşünmüyorum.
    Görüşürüz 🙂

    Like

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: