Haftalık bölümleri canlı ve görüntülü izlemek, ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon
Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOS, Android, Spotify
OYLAMA
Temel sakarlık türleri, sakarlığın sebebi nedir, bir hastalık mıdır, sakarların mutlu ve sempatik olması, anı yaratma etkisi, mental sakarlık, sakarlık komedisi, suçlu aramak, sakar çocuklar azalıyor mu ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.
Dünya Nereye Gidiyor? 
Geçen bölüm 1 yorum gelince, 1 aylık para verip hem yüzünüzü görüp hem de discordda sizinle muhabbet ederek platformu en verimli şekilde kullanmış eski patreoncularınızdan biri olarak destek yorumu yapmaya geldim. İyi ki varsınız.
LikeLike
Üstat yorum yazılmıyor demişsin. Size sürekli getirebileceğiniz bir konuk listesi vererek başlamak istiyorum.
1) Dişil ve Tasma
2) Filtreci Alper
3) Ömer Faruk Görçin
Böylece siz her bugün yanımızda bla bla var dediğinizde the office den jim vari sorgulayan bir bakış atıp tahammül seviyemi zorlama sürecide başlatmış oluyorum. Yahu kardeşim ben sizi dinlemeye geliyorum acayip acayip gülme sesini değil.
Üstad-ı Alex seni kırdıysam zilli fondü siparişi için bir adres bekliyorum, saygılarımla..
LikeLike
Daha bölümü dinlemedim ama sizi çok sevdiğimi bildirmek için yazıyorum iyi ki varsınız pek sevgili Aleks ve Hakan.
LikeLike
Sevgili dng, bölüm çok kısa oldu bu sefer. Sanırım yetersiz yorumdan oldu. Hiçbir bölümünüzü kaçırmayan bir sadık dinleyiciniz olarak bundan sonra ben de lina gibi her hafta yazacağım eğer unutmazsam 🙂
Sakarlığı sadece nörolojik bir konuya indirgedin hakan ama bence bu daha geniş bir konu olarak ele alınabilirdi. Dağınık davranma biçimim sebebiyle sakarlıklar yaşarım ben. Mesela kafamı çeşitli yerlerde kapı kirişine çarparım. Gerçi bu boyum 205 olduğu için de olur ama, tam kapından geçip aklıma bişey gelip geri döndüğümde dan diye kirişe girer kafam. Bu onun orda olduğunu görmediğimden değil 2 saniye önce eğilerek geçmiş olmama rağmen kafamdaki başka bir konunun gündemimi ele geçirmesi sonucu unutmamdan kaynaklanır.
Gözlük kaybetme konusunda kendimden daha kötü biriyle hiç karşılaşmadım mesela. 8 ay önce aldığım bir güneş bir normal gözlüğünün normal olanını kaybettiğim için 2 ay önce gidip kendime bu sefer biri güneş gözlüğü olmak üzere 3 adet gözlük aldım. Böylece hep bir backup’ım olabilecekti.
Bu aldığım 2 normal gözlükten birini kaybetmiştim. Bayramda çeşmeye giderken aman güneş gözlüğü almayı unutmayım diye düşünerek yanlışlıkla iki gözlüğümü de almışım yanıma. 5 günlük tatilimde iki gözlüğü de kaybettim. Nasıl derseniz, bilmiyorum 🙂
Bu kafamla yaşamak zorunda olmak çok zor. Alex’in de dediği gibi bazen üzülüyorum kendi durumuma. Ama bir şekilde 37 yaşıma geldim.
İşin komiği oğlumla ilgili daha 3 yaşında kreşteki hocalar oğlunuzda konsantrasyon bozukluğu var, otizm belirtisi olabilir özel eğitim almalı dediler. Ben de bunun bir disorder değil, kişilik özelliği olduğunu belirttim ancak bu da bir çeşit boyunduruk. Özellikle anneler çocukları ile ilgili bir gelişim problemi ihtimalini duydukları anda kontrollerini kaybediyorlar. Hiçbir sorunu yokken çocuğumu haftada beş kez özel eğitime aldılar, her seferinde kol gibi de para aldılar şerefsizler. Ne oldu? Hala dikkati dağınık 🙂
Not: kaybettiğim normal gözlüğümü berberde unutmuşum. Geçen hafta gittiğimde gözlüğüm geri döndü. Ben kaybolan eşyaların eğer hıyar gibi beach’te falan kaybetmemişsem bir gün geri döneceğine inanıyorum. Yapmam gereken sadece evimi, ofisimi ve arabamı yeterli doygunluğa ulaştırana kadar kaybetmek.
LikeLike
Sevgili Aleks ve Hakan, ben bölüm hakkında yazmayacağım. Aleksin yaşadığı vize başvuru sürecinin benzerini pasaport almaya çalışırken yaşıyorum. Sadece evlendiğim için soyadımı değiştirmek istiyorum ancak maalesef ülkede yaşanan çip krizi+nüfus müdürlüğünde çalışan namussuz robotlar sebebiyle haftalardır başvuru dahi yapamadım. En son Beykoz nüfus müdürlüğü çıkışında ağladım ve 199’u aradığımda orada da beni bir robot karşıladı. Maalesef şu an sistemde randevu veremiyorum bik bik demek dışında yardımcı olmadı kesinlikle. Ne yapacağımı şaşırdım belki benimle aynı derdi yaşayan dinleyicileriniz vardır diye derdimi paylaşmak istedim. Sizi seviyorum, not: nüfus müdürlüğünde torpili olanlar bana yardımcı olsun pls.
LikeLike
Selamlar,
Bir süredir sizi takip ediyorum ama yalan yok 1 dinliyor 10 bölüm dinlemiyorum sonra geriye dönüp dinliyorum bazılarını gibi bir durumdayım. Çok uzun süredir de dinlememiştim. Şu an hatırlamadığım bir bölümde hatırlamadığım bir konuya “öff çok saçma” falan diyip salmıştım. Kindar olduğumu söylerler ama geçmiş kinim 😀
Hep de yorum yazmak istiyordum ancak geriden geldiğim için olmuyordu. Şu anda da gerideyim ama oturup son bölüme yazayım istedim. İş için yurtdışındayım, çok yorgunum ve yalnızım yapılabilecek en iyi şeyin bu olduğuna karar verdim. Ağzınıza, emeğinize sağlık diyerek girizgahımı noktalıyorum.
Ünlü ölümleri bölümünü az önce dinledim. Duyar kasanlar olmuş, onlar bana da gelip duyar kasmadan önce söyleyeyim. Çok yakınımdan kayıplar yaşadım bunların acısını yıllar çektim hala da üzülüyorum, çekiyorum. Hiçbir şekilde geçmeyen boktan bir şey bu. Ancak, ünlü ölümleri bölümü dinlediğim, hatırladığım en iyi bölümünüzdü. Ne kadar eğlendiğimi tahmin dahi edemezsiniz. Çok sevdiğim Schumacher konuşulurken bile içim parçalanmadı, eğlendim. Sevgili Can Nefesoğlu’nu tanımıyordum muhteşem birisiymiş. Mahmutyazıcıoğlu’ndan “şahsım”a kadar herkese nasıl getirdi konuyu, nasıl salladı inanılır gibi değil. Çaycı Hüseyin’i kafaya takmasından, Michael Jackson’ın taciz konusunu karpuz örneğiyle muhteşem anlatışına kadar her şey çok iyiydi. Son olarak bir insan neden ölen/ölmeyen ünlülerin listesini tutar. Harika bir hobi! Bir tane de ben sorayım Survivor Derya öldü mü?
Yorumum çok uzun oldu kusura bakmayın. Bölümde okursanız istediğiniz gibi kesip biçip okuyabilirsiniz. Tek istediğim var Can Nefesoğlu’nu tekrar tekrar konuk edin lütfen 🙂
LikeLike