Haftalık bölümleri canlı ve görüntülü izlemek, ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon
Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOS, Android, Spotify
OYLAMA
Kötü hissetmeme hakkı, çabasız mutluluk veya tembel bir kabulleniş, çıplaklık, tarih boyu karşılaştığımız zorlukların nitelik ve niceliği, meleklerin payı ve kraliçe, atlatamıyorum, Edis’e çağrı ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.
Selamlar. Genelde insanlar çevresindekilerin enerjisini emerek yaşıyor. O yüzden enerjin düşükse sana ‘buna hakkın yok’ dercesine tepki gösteriyor. Somurtamazsın. Gül. Neşeli ol. Eğlen. Beni de eğlendir. Bence o yüzden neşem yok, bir şey yapmak istemiyorum dediğinde tepki alıyorsun. Bir yandan da biz erkekler döngüsel olarak hiçbir şey yapmak istemediğimiz mağara dönemine girebiliyoruz. O mağarada ne kadar dürterlerse keyifsiz kalmaya devam ediyoruz, rahat bırakırlarsa da full enerjik tekrardan ortama dönebiliyoruz.
Çıplaklık konusuna gelirsek evde boxerla dolaşmak aynaya denk gelmedikçe çok iyi. Rahat, serin, ve özgür. Bence haftaya podcasti samimi bir şekilde sadece boxerlarla oturarak kaydedebilirsiniz, eminim o samimiyet konuşmalarınıza da yansıyacaktır 🙂
LikeLike
merhabalar, öncelikle cennet mahallesi gibi bir bölümdü. aynı bölüm içinde hem merhum Elizabeth’i hem de Hakan’ın aile evinde donla gezdiği bilgisini duymayı beklemiyordum.
evde rahat bir şekilde çıplak dolaşabilen insanları anlayamamakla birlikte, yapabilenlere saygı duyuyorum. ‘ya deprem olursa, ya şimdi kapı çalarsa’ paranoyası, çıplaklığın verdiği komforu yerle bir edip benim için katlanılmaz bir eziyete dönüştüreceğinden, evde kamusal alana çıkabilecek şekilde dolaşmayı tercih ediyorum. neyse konu bu değildi ya, onun hakkında bir fikrim yok pek.
LikeLike
selamlar aleks ve hakan, ben, bana birkaç bölüm önce aleks’in intihar etmeyi tavsiye ettiği takipçinizim. yine aynı bölümde aleks’in salak diye hitap ettiği takipçiniz, pardon ex-takipçiniz, gibi sizi takip etmeyi asla bırakmadım. görüldüğü üzere aleks’in tavsiyesine de pek kulak asmadım. hayatta kötü şeyler olduğu kadar, güzel şeyler de var. her hafta sizi dinlemek de bunlardan bir tanesi 🙂 bu sefer negatif yorum bırakmıyorum, bu hakkımı başka bölümlere saklıyorum.
LikeLike
olm insanları zorluklarla mücadele kapasitesi gibi gayet ciddi bi konu başlığıyla tuzağa çekip sonra niye cıbıllık don muhabbeti falan yapıyosunuz? ayıp ayıp. bu kısmı aleks’in yalçın küçük tonlamasıyla okumasını talep ediyorum: “utanmadınız mı? utanmıyo musunuz?”
işin şakası bi yana bunu geçen haftaki bölüme yazacaktım denk getiremedim, o yüzden şimdi yazayım: hakanı üzmeyin. hakanı üzeni üzeriz.
sevgiler.
LikeLike
merhabalar aleks ve hakan. biraz baştan biraz sondan giderek sizleri yeni dinlemeye başlayan bir dinleyicinizim. bölümlerinizi art arda dinlemek oldukça keyif verici. son bölümde bahsettiklerinize gelecek olursam evde tamamen çıplak olmaya karşıyım. tuvaletten çıkan bir insanın çıplak götünün değdiği koltuğa veya sandalyeye temas etmek korkutucu bir durum gibi geliyor bana. kendimde olsam çıplak gezmek konusunda karşıyım ancak bu durum boxer için geçerli değil. evde boxerla dolaşmanın büyük bir rahatlık ve özgürlük verdiğine inanıyorum. diğer konuya gelecek olursam. toplum tarafından iyi hissetmenin sürekli vurgulanmasından ötürü kötü hissetmenin de normal bir durum olduğunu çok geç fark edenlerdenim. aleksin bir noktada bu kötü hissetme durumu değişecek düşüncesine katılmıyorum. bir kısır döngü haline gelip zamanla daha da kötü bir ruh haline sürükleyebileceğine inanıyorum.
LikeLike