Haftalık bölümleri canlı ve görüntülü izlemek, ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon
Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOS, Android, Spotify
Sürpriz yapmak ve güç ilişkileri, işverenlere karşı hislerimiz, olması gerekene minnet duymak, nezaket maskesi, sözlü veya yazılı uyarı ve muhtemel tepkiler, nasıl uyarılmak isterdiniz, apartman WhatsApp grupları ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.
komşudan uyarı almak konusunda master yapmış biri olarak bölümü keyifle dinledim. günlerden bir gün sisli bir kıbrıs akşamında olanlar oldu aleks. takvim yaprağı 2018’i gösteriyordu. hakanın bu dünyada nefes aldığından habersiz bir şekilde arkadaşlarımla evde oturuyordum. evdeki insan kafaları gittikçe çoğalıyordu sonra ufuktan bir ses yükseldi. müzik açalım diyordu ses. sesler çoğaldı çoğaldı çoğaldı. adımlarım bilgisayara giderken aldık başımıza belayı diye mırıldanıyordum. müzik sesi odayı doldurduktan bir dakika sonra kapı çaldı. gelen oydu. evet evet o. bölüm sonu canavarı. canavar emekli bir polisti, alt katta tek başına oturuyordu ve hakanın komşusundan hallice tavırlar sergiliyordu. bir insan giriş katta oturmasına rağmen tüm katları tek tek gezip kapının önündeki ayakkabıları içeri almanızı söyler miydi, bu canavar söylüyordu. binaya adeta sensörlerle düzenek döşemişti, binanın kapısından ona yakalanmadan çıkan apartman sakinleri o günü şanslı ilan ediyorlardı. müziğin sesini kısmamı söyleyen canavara başımı sallayıp kapıyı kapattım. diyalogu mümkün olduğu kadar az tutuyordum çünkü laftan anlamıyordu ve hakanın aksine beni pek sevmiyordu. desibel on ise beşe çekmiştim. müzik sesini duyabilene madalya verecek kıvama gelmiştik. aradan geçen yarım saat sonunda zeki bir arkadaşın hoparlörü fullemesiyle zemin titredi. beş saniye içinde bilgisayara balıklama atlamıştım ki her şey için çok geçti. bu ani müzik artışından dört bilemedin beş dakika sonra kapı çaldı. sabır çekerek kapıyı açtım ama bir de ne göreyim. canavar gitmiş yerine altı polis, bakın altı polis ceplerinde silahla gelmiş sert bir sesle “şikayet var kimlikleri getirin ” dedi. herkes kimliğini çıkardı. polislerden biri telsizle konuşuyor diğeri tabletin ekranına kimlik numaramızı giriyor falan. ne yaptık abi adam öldürmedik ya diyorum içimden. bir de ev sahibi konumundayım o an ama ev benim de değil. en son polisin dudaklarından şunu duydum “bu yaptığınız yasalara aykırı, öğrenci olanlara söylüyorum muhaceretinizi yakarım.” bunu söylerken elinde kelepçeyle oynuyor falan. adam bizi ses beş saniye yükseldi diye yaka paça kıbrıstan atacak. tabii o zamanlar hakanın linası gibi değilim, kripto işlerine girmemişim. dolandırıcılıkmış, polismiş çok uzağım bu mecralardan. alttaki komşu da korkutun dedi galiba polisler tam havaya girmiş, neyse bir şekilde gönderdik bunları. işte o gün karar verdim aleks. birisi bileklerime kelepçe takacaksa bu kesinlikle hakan olmalıydı.
LikeLike