Haftalık bölümleri canlı ve görüntülü izlemek, ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon
Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOS, Android, Spotify
OYLAMA
Toplu histeri, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık, pembe götlü hümanist solcu, meşru kaygı ve tepkiler, kim daha hayalperest, joker Ümit, itiraz mercii neresi olmalı, küreselleşmenin zaafları, gerçek sessiz istila ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.
Halkımız Suriyelilere ve Afganlara karşı ırkçı şeyler söyleyip bunun farkına varmıyor çoğu zaman. Ayrıca Suriyelilere bizim baktığımız da bir yalan. Zaten öyle olsa daha az paraya daha fazla çalışmak zorunda kalmazlardı. Bunları kenara koyalım.
Acı gerçek kısmına gelirsek de bence olay ırkla değil yetişilen kültürle alakalı. Afganistanın bir dağ köyünde doğmuş neredeyse sıfır eğitime sahip ve etrafında çoğunlukla çarşaflı kadınlar olan Afgan bir erkek buraya gelince nasıl davranmasını bekliyoruz? Bu Afganlar kötü ya da sapık doğdukları için olan bir şey değil. Yetiştikleri kültürle ilgili. Çoğu zaten yaptığı tacizin suç olduğunun farkında bile değil.
Öte yandan Türkiyedeki Afrikalı göçmenlere bakalım. Ortalama bir Türk’ten daha medeniler. İnkar edemeyiz bunu 🙂 Çünkü çoğu buraya üniversite okumaya gelen kendi ülkelerinde başarılı olmuş öğrenciler.
Konuya dönersek neredeyse tamamı 16-30 yaş aralığında erkeklerden oluşan göçmen afganları ya da bize gelen islamcı suriyelileri buraya entegre etmemiz için gereken süreye ömürlerimiz yetmez malesef. Hepsini göndermeyi düşünmek hayalcilik olur ama gönderebildiğimiz kadarını göndermeyi istemekte bir sorun var mı sizce?
LikeLike
Uzun zaman sonra tekrardan merhaba
Epey bölüm birikmişti yavaşça tadını çıkara çıkara dinledim ve sonunda tekrar güncele ulaştım.
Geçtiğimiz bölümle alakalı teşekkür etmek istiyorum çünkü dinlerken aşırılarda olmasam da sizin eleştirdiğiniz kitlenin içinde olduğumu fark ettim ve söyledikleriniz gerçekten kafamda belli noktalarda uyanış sağladı. Her ne kadar mülteci sorununda insanların söylediği haklı noktalar olsa da ve bu durumun ortaya çıkmasında aslan payının başarısız bir iktidar yönetimi olduğunu düşünsem de kendimin nefret trenindeki pasif bir figürandan biri olduğunu gördüm. Ilık götlü hümanist yaftası yemekten mi korktuk da hiç düşünmeden atladık bu trene inanın bilmiyorum. Ama şunu biliyorum ki daha makul olabilmem mümkün ve kendi çevreme de bu yönde telkin vereceğim.
Not: Hakancığımın sevdiceği olmuş bu arada tebrik ederim, ne zaman Aleksin Hocası olarak konuk gelecek beklemedeyiz
LikeLike
TCK 86 kasten yaralama
LikeLike
Alex’in şöyle bir yanlışı var. Tabii ki gelecekte göçmen çocuklarından çok iyi insanlar çıkacak ama şimdi de göçmenlerin arasında çok iyi insanlar var. Ama şimdi olduğu gibi gelecekte o çocuklar da Almanya’ya gidecek. Kendi iyi çocuklarımızın olduğu gibi.
LikeLike
Bir süredir düşüncelerini önemsediğim insanların bile ırkçı fikirlerinin olduğunu fark etmek beni çok yoruyordu. Türkiye ‘de bir göçmen sorununun yaşandığı ve bunun birincil sorumlusunun hükümet oldugu bariz . İnsanların ” Bunu söylediğim için faşist oluyorsam olayım..” diye başlayan cümleleri, biraz makul düşünebilen herkesi “fazla hümanist” ve saf bulup, sorumluluğu göçmenlere atmaları daha da bıktırıcı. Makul bir şekilde konuyu geniş bir şekilde ele almanız çok iyi olmuş. Yalnız olmadığımı hissettirdiğiniz için teşekkürler^^
LikeLike
Düşüncelerinizin bir çoğunu ben de paylaşıyorum ancak bunlar maalesef gerçeklikten uzak. 10 yılı aşkın süredir sürekli şekilde artan “geçici sığınma statüsü”ndeki insanların sayısındaki artış ve ekonomik kriz insanların ekstrem fikirlere kaymasını kolaylaştırdı. Bunların üzerine bir de hükümetin efektif bir çözüm ortaya koyması bir yana ortada sanki sorun yokmuşçasına davranması sonucu halk kendi çözümünü üretmeye çalıştı. En kolay, hızlı ve sonuç garantili ancak ahlaki olarak sorgulanabilecek çözüm olarak da ayrım gözetmeksizin ırkçılık yapmak oldu. Burada asıl kaçırılan ve ölçülmesi zor konu ise alınacak yararın zarardan çok olup olmadığı. 100 mülteciden 5’i mi zararlı yoksa 50’si mi bilmiyoruz. Bu oran belli sayının üstündeyken ırkçılık yapmak haklı olur mu, kaç nitelikli kişinin kaybı tölere edilebilir gibi birçok sorunun cevabını da vermek gerekiyor ayrıca.
Bu hafta da zamanınızın bir kısmını bu programa ayırdığınız için teşekkür ederim.
LikeLike
Ayrım gözetmeksizin mi? Ukraynalı ile suriyeli aynı muameleyi mi görüyor buna inanıyor musun?
LikeLike
Sonunda aklı selim birileri buldum
LikeLike
Son zamanlarda, başka toplumsal meselelerle ilgili duyarlı ve makul pozisyon alan insanların bu meselede ku klux klan üyesine dönüşmesine o kadar çok şahit oldum ki; bölümün başlığını görünce korka korka tıkladım. Alex’in dediği gibi böyle bir histerinin var olduğu zamanlarda bir goygoy kanalı olarak bu konuya eğildiğiniz için çok teşekkür ederim.
Ayrıca; Türkiye’de yaşayıp, daha önce Kürtlere yapılanlar PKK’ya yol açtı, başörtüsü yasağı AKP’yi büyüttü gibi basit analizleri yapabilmiş insanların da hepsini kırıma uğratalım, iş vermeyelim, su faturalarına zam yapalım gibi ayrıştırıcı söylemlere prim vermeleri beni çok şaşırtıyor. Ve bunu da dediğiniz gibi ‘ılık götlü olmayan gerçekçiler’ olarak söylüyorlar. Ilık götlü hümanist argümanları bir kenara bıraksak dahi, göçün artık kaçınılmaz bir gerçek olduğu, öyle ya da böyle milyonlarca göçmen/sığınmacının bizimle yaşayacak olması gibi bir hakikat var artık. Biz bu insanları toplumsal hayattan dışlar, güvencesiz koşullarda çalışmasına göz yumar, sözgelimi Suriyeli çırak çalıştıran berbere dahi mahalle baskısı kuracak hale gelirsek, mültecilerin yaratacağı güvenlik problemleri, kendi kendini gerçekleştiren kehanet olacak maalesef.
Uzun bir yorum oldu sanırım ama son olarak yaşadığımız göçmen krizinin sorumluları sıralı tam listeyi paylaşıyorum kendimce:
1) Suriye’ye müdahele eden, ABnin tampon bölgesi olmayı rüşvetle kabul eden AKP, Erdoğan, Davutoğlu
2) O rüşveti veren AB
3) Suriye Afganistan ve daha bir sürü coğrafyanın istikrarsızlığının sebebi, sonra o istikrarsızlığı bahane ederek askeri müdahaleler yapan Batı Bloku.
4) Suriye, Afganistandaki diktatörler Taliban, örgütlü dini yapılar vs.
5) Türkiye boyunu aşan işlere kalkışıp Osmanlı hayalleri kurarken destek veren ya da çekirdek çitleyen bizler.
7456. Elon Musk
LikeLike
Sevgili Aleks ve Hakan,
bu kadar çetrefilli bir konuda, duygulara ve faşist ideolojilere hapsolmuş bir kitle histerisinin ortasında makul bir çift söz duymak beni memnun etti. Öncelikle bunun için teşekkür ediyorum.
Sığınmacı meselesinin ekonomik ve siyasi tarafları yeterince dile getiriliyor fakat beni rahatsız eden başka bir durum var. Sığınmacıların doğulu ve geri kalmış bölgelerden olması bizim orta sınıfta kültürel bir tetiklenme de yaratıyor. Hayatı boyunca Batı’ya yaranmaya, modern olmaya çalışan bu kitlede derin bir “doğulu sanılma kaygısı” var. Bu yüzden rahatça Araplara, Afganlara,Pakistanlılara vs. ırkçılık yapılabiliyor. “Araplaşmayacağız!!” gibi aşağılık kompleksi kokan sloganlar rahatça söylenebiliyor. Bu doğal üstünlüklerini nerden alıyorlar çok merak ediyorum.
yani adam küstah, cahil, saygısız, medeniyetin m’sinden haberi yok ama bambaşka şartlarda yaşamak zorunda kalan insanları doğulu diye medeniyetsiz görebiliyor. bu zihinsel sefillikten kurtulmamız şart.
LikeLike
Almanyadaki gurbetçiler hakkında tez yazmakta olduğum için bu konuyla ilgili şu yorumları yapmak istiyorum: Evet, gelen insanlarin çocukları veya torunlari bu ülkeye çok faydali olabilir, ancak hangi şartlar altinda? 1960-70 arasi almanya göç alirken insanları birçok testten gecirip öyle kabul etti. Şuan bile AB’nin en çok sığınmacısını alan ülkesi olmasına rağmen hala bu yöntemle alıyor, böylece kim ne zaman kaç kişi geldi net biliyor. Biz ise hala sayı tartışıyoruz çünkü sınırlarımız adeta Schengen gibi açık ve rahat. Insanları seçerek almanın etik olmayan yönleri olabilir, ancak kaçan mühendisin de sığınmaya ihtiyaci var, okuma-yazma bilmeyenin de. Bu durumda dünyanın iyilik meleği olmak bize mi düsüyor sorguluyorum. Kendi içimizde beyin göçü ve iç politikanın cesitli zorluklarını aşamamışken de hiç inanmiyorum.
Tarihte bizim gibi ne olursan ol yinede gel diyen az ülke var, çok milletli devletler de her zaman yıkılmıştır. Hakan’ın dediği uzak gelecek fikrine katiliyorum, ama bu zamanın gercekleri maalesef farkli. Modern millet ve milliyetçilik fikri, ulusal ülke sınırları fikri insanlık tarihinde henüz çok yeni.
Göç eden insalar hep vardı ve gittikçe artacak, ama kontrollü ve sistematik bi yönetimi olmazsa bunun sonu kaos.
LikeLike
Bu arada podcastinizi yaklasik 2 yildir takip ediyorum ve ilk defa yorum yazdım, artık buralarda olurum.
Selamlar
LikeLike
Bu ülkede aslında ırkçılık hiçbir zaman sönmedi, her zaman ülkede bir ‘ortak düşman’ vardı. 90lar ve 2000lerin başında Kürtler, daha öncesinde Yunan, Ermeni ve Rumlar ya gizli ya da açıktan ırkçılığa uğradı, ki bu ırkçılık bugün bile bitmiş değil. Kendi halkına bile bu kadar ırkçı davranabilen bir ülkede sınırın öteki tarafından gelip bambaşka kültüre sahip bu insanlara ırkçılık yapılmayacağını beklemek hayal olur.
Bunların dışında sizin kalburüstü semtlerde yaşayıp 4-5 erkek birlikte yürüyen Afgan gruplarıyla pek karşılaşmadığınızı anlıyorum, çünkü maalesef Istanbul’un kenar mahalle denilen bir yerinde yaşıyorum ve gün içinde bunlara maruz kalıp tedirgin oluyorum, bu durumda ben ırkçı mı oluyorum? Sanmıyorum, bu beni tedirgin ediyorsa bunun sorumlusu öncelikle güvenliği ve adaleti sağlamakta yetersiz hükümettir, bu insanların da malesef düşük eğitimli ve aşırı İslamcı kültürden geliyor olması ülkedeki zaten tutucu olan kültürü daha da kötüye götürüyor.
LikeLike
Sizin görüşleriniz karşısında kendimi Konya’daki bir kahvede oturan bir sayı gibi hissettim, inanılmaz gerçekten.
Aleks’in suç bireyseldir çıkışı ve Hakan’ın dahi göçmen beklentisi tabii ki pek yanlış değil. Birkaç bin yıl önceden yamyam kabilesini alıp buraya yerleştirsen, onlar içinden bile birkaç dahi çıkar ve çoğu bir şekilde uyum sağlar.
Ama pembiş gözlüklerimizin kabullenemediği şey şu: her insan bir ölçüde genelleme yapmak ve ön yargıya sahip olmak zorunda. Bu kadar insan içinden “çürük yumurtaları” ayırmak imkansız, ekonomik kriz kaynaklı tahammülsüzlüğümüz olmasa bile. Dediğiniz bakış açısı kağıt üstünde olması gereken fakat pratikte bize zarar vermekten başka bir şey yapmayacak. Dolayısıyla bu hümanistliği bir ölçüde kenara bırakıp, aşırı da olsa hızlı ve kesin çözümleri uygulamaktan başka çare yok sanıyorum.
LikeLike
Açıkçası bu konunun kontrolsüz göç mefhumunun ne denli güçlü bir etmen olduğunun göz ardı edilerek tartışılmasının hiçbir bağlamda makul olmadığını düşünüyorum ve aksi yöndeki çabaları nafile buluyorum. Öte yandan, idealin ne olduğunu bilmemize rağmen bariz ırkçılığa kaymadan, ırkçılığa göz kırpan söylemlerde bulunan insanları da -onlara hak vermemekle beraber- bi nebze anlayabiliyorum. Çünkü Türkiye’deki mevcut durum hakikaten ekstrem, dolayısıyla da insanlar ekstra hassas. Ancak benim bu konudaki şahsi fikrim, ırktan ziyade etnisite bazlı düşünülmesi gerektiği. Entegrasyon gibi iddialı kelimelerin kullanılması iyice moda oldu ama bazı insan topluluklarıyla, Türkiye’de yaşayan mevcut halklar arasında öyle temel farklılıklar var ki; entegrasyon pek mümkün değil. Pratikte pek öyle olmasa bile, laik bir ülkeye gelip recm savunmak, orada halihazırda yaşayan kadınların giyimlerine karışmaya cüret etmek ve hatta sırf kendi ülkelerinde görmedikleri için o kadınlara hafif meşrep yaftası yapıştırıp, onların taciz edilebilir olduklarını düşünmek kabul edilebilir bir davranış tipi değil. Bu insanları entegre etmek de göç edilen ülkenin yükümlülüğünde olmasın bi zahmet. Gördüğüm kadarıyla irrasyonel bir şekilde mülteci savunuculuğu yapılan çevrelerde sıkça düşülen yanlışlardan biri de, o insanların elinden hiçbir şeyin gelmediğinin varsayılması. Sanki iltica edenler gittikleri ülkeye ayak uydurmak zorunda değilmiş de, ülkenin onları entegre etmesi gerektiği gibi bir düşünce içerisindeler. Halbuki, bu pek de gerçekçi değil zira insanlardan kültürü söküp almanın kolay bir şey olmadığını düşünüyorum. İcazeti alana kadar da pekala rol kesebilir insanlar. Kendi düşüncelerimden “ırkçılığa giriyor mu acaba” diye şüphe edip ifade etmeye çekindiğim görüşümü de söyleyip yorumu sonlandırmak istiyorum:
Farz-ı misal Afganistan’ın kültürüyle yoğrulmuş İslam’ın en kötü formatlarından birinin ele geçirdiği zihniyetlerin üzerinde uzun yıllardır hüküm sürdüğü bir coğrafyadan çıkma insanların, Türkiye dahil bir çok Avrupa ülkesinde entegre edilemez seviyeye geldiğini düşünüyorum. O yüzden, bu ülkelerden gelen mültecilere uygulanan filtrenin bi tık daha seçici olması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca İspanya’da olduğum bir yıl içerisinde fark ettim ki, bazı ülkelerden gelen insanlarla anlaşma ihtimalim daha yüksekken bazılarından gelen insanlarla ortak pek de bi noktamız yok. Fakat söyleme ihtiyacı hissediyorum ki; bunun mensubu oldukları ırkla bir ilgisi yok. Ve bu herhangi bir ırka mensup tüm insanların iyi veya kötü olduğunu göstermez ama kültürel farklılıklar yüzünden de herkesin herkesle anlaşmasına gerek olmadığı kanısındayım.
Bölümde okunur cinsten bi yorum mu oldu bilemiyorum ama uzun zamandır bir şeyler söyleme ihtiyacı hissediyordum. İyi yayınlar…
LikeLike