Bölüm 106: Ramazan II


Haftalık bölümlere ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon

Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOSAndroidSpotify

Oruç tutmak ya da oruç olmak, yaşlılarla dalga geçmek, hatır için ibadet etmek, oruç tutarken ağız kokusuna kesin önlem, Ramazan programlarıyla halkı tanımak ve çok daha fazlası bu bölümde.

19 thoughts on “Bölüm 106: Ramazan II”

  1. Bölümün daha başındayım ve Hakan gittikçe tatlılaşıyor yorumuna katılmayarak Aleksin daha tatlılaştığını düşünüyorum. Dürüst olmak gerekirse başta sadece Hakanı severken şimdi sadece Aleksi severek dinliyorum. 🙂

    Like

  2. Bir önceki yorumuma istinaden şunu da eklemek isterim . Peki sevgiliniz oruç tutuyorsa.
    Madem konuyu derinleştir diniz bir konuda fikir almak istiyorum kız arkadaşım dindar ben ise inançsızım bunu ona söylersem ilişki biter ama 3 yıldır da beraberiz çok uyumluyuz tek sorun bu. Sizce idare edebilir miyim ?
    Bu arada benim ailem falanda dindar.
    Uzun zamandır takipçinizim evet hakan tatlılaştı ve pesimist hali hep vardı zaten

    Like

    1. Kiz arkdsn nasil oldu da boyle onemli bir meseleyi 3 senede anlayamadi hayret.bence saniye sektirmeden birakmasi gereken o olmali. İnançsız biriyle inancli biri Allah korkusu olan biri ayni cati altinda yapamaz

      Like

  3. Ramazan ayının uyku düzeniyle bir alıp veremediği olduğu kesin. Oruç tutmasam bile sahura kadar yatmama isteği oluyor ya da yattığım zaman davulcuyla uyanıyorum. Geldiğim gün ramazan başlamıştı,günlerdir 4’ten önce uyuyamıyorum. Davulcuları da yaşlıları göndereceğimiz cennetten köşelere yollasak fena olmaz bence.

    Minik not:Kabataş Erkek’in de pilavı fena değildir hani:))

    Like

  4. Öncelikle merhaba, Aleks heyecanlı bir yapıdan dolayı söz kesme gibi şeyler istemeden bana da oluyor bunlar törpülenebilir şeyler ama çevredeki tespit canavarları bu heyecanlı tavırlara illa bir anlam yükleyip “ay sen çok sinirli bir yapıya sahipsin, papatya çayı iç” ya da “çok atarlısın” şeklinde yorumladıkları zaman insanı bir şey anlatmaktan soğutuyorlar
    İnsanlıktan, saffetten, samimiyetten iğrendiriyorlar.

    Like

  5. Ramazan ve oruç tutmak toplumsal ikiyüzlülüğümüzü ortaya koyan saçmalıktan başka bir şey değil. Yaratılışçılarda 11 ay iman hak getire 1 ayda oruç tutarak imanlı hissediyorlar. İşte bu ikiyüzlülüğün tek sebebi bilgisiz olmak. Dinler tarihinde kuran incil tevrat içerisinde bulunan ve şu an devam eden çoğu gerekler taa mö 5500 lerde mısırda uygulanan şeyler. O dönemde de ölümden sonra yaşamın varlığına inanılıyor, tanrılar için kurbanlar veriliyor, din insanları tanrıya daha yakın hissetmek için 3-4 gün oruç tutuyor hatta sünnet bile var. Ve bunları halka baskıcı bir şekilde kendilerini tanrı ilan ederek uygulayanlar otuz hanedanlık sürmüş olan mısır kral ve firavunları. Amin kelimesi bile bir firavunun zorlamasıyla duaların sonunda söylenen amon kelimesinin bu güne dönüşerek gelmesidir. Düşün musa isa falan doğmamış daha. Bu tipler doğup bunlar da kendilerini mesih ilan etmiş bu rituelleri alarak. Hatta kuranda tevratta bulunan nuh tufanı Sümer tabletlerinde geçer az farkla aynıdır. Dinlerin hepsi çelişkiler ve tek tanrılı dinler öncesi tarihi benzerliklerle doludur. Hakanın da dediği gibi gelecekte bizden türkler de tek tanrıcıymış şu rituelleri yapmışlar diye bahsedilecek sadece ötesi yok tek tanrılı dinlerin, kalmayacak. Okumayan cehalet de bunları bilmeden oruç falan tutuyor. Konunun otoritesi değilim tabiki ama okumak önemli şey abiler.

    Like

      1. Aleks ve Hakan selam! Özellikle gece yatmadan önce sizi dinliyorum. Hakan’a sormak istediğim bir şey var. İbrahim Saraçoğlu ile bir akrabalığı var mı? Ses tonu çok benziyor. Direkt rem uykusuna geçiyorum. Sevgiler 🙂

        Like

    1. “Yaratılışçılarda 11 ay iman hak getire 1 ayda oruç tutarak imanlı hissediyorlar.”
      Müslümanlıkta her gün 5 vakit namaz farz ve istediğin her zaman oruç tutbilirsin zaten. Ramazan’da ek olarak sadece nefsin baskısından ve günahlardan arınmak için.

      Like

  6. Şu deyimi bilmiyor olmanız tuhaf; “açlıktan ağzı kokmak”.
    Deyimler konusunda zayıfsanız size bir kitap önerebilirim 😀
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/aciklamali-deyimler-sozlugu-kenar-boyali–100-temel-eser/319350.html

    ayrıca: Uzun süreli açlık: Uzun süre bir şey yememek ve su içmemek, hem ağız kuruluğuna hem de ağız içindeki mikroorganizmaların faaliyetinin artmasına yol açıyor ve ağız kokusu kaçınılmaz oluyor.
    https://www.acibadem.com.tr/Hayat/Bilgi/agiz-kokusu-ile-ilgili-bilinmesi-gereken-her-sey-

    Like

  7. Merhaba,

    Son 10-15 podcastinizi son 2 hafta içinde vakit buldukça dinledim. Yaptığınız şey Türkiye’de pek rastlanır bir şey değil. Birbirinizi saygıyla dinliyorsunuz ve bu toplum açısından tabu olarak nitelendirilebilecek şeyleri güzel güzel konuşuyorsunuz. Tebrik ederim. Umarım bunun kıymetini biliyorsunuzdur.

    Ben lise yıllarının ortasından itibaren arkadaş grubundaki insanlardan farklılaşmış biri olarak sizi dinleyince ortamınıza imrendim. Yıllardır sizin konuştuğunuz tarzda şeyleri arkadaşlarımla konuşmaya çalışırım. Ancak çoğu teşebbüsümün sonucunda “olm bi kasma kendini amk ya”, “değişik değişik konuşma ya” tarzı cevaplar aldığım için artık pes ettim.

    Biraz dağınık yazdım galiba ancak söylemeye çalıştığım şey galiba şu: Yayınladığınız podcastler bu tarz muhabbetlerin özlemini çeken insanlara ilaç gibi geliyor. Çünkü Türkiye’de azıcık bile olsa tabularını yıkan insanlar bulundukları ortamdan dışlanmaya başlıyor, kaliteli muhabbet ortamı bulmakta zorlanıyor.

    Tam da bunları yazarken bazı şeyler geldi aklıma. Biliyorsunuz Türkiye’de podcast kültürü pek yaygın değil. Böyle şeyleri genelde ABD’de de görüyoruz. Yukarıda da belirttiğim gibi sizin podcastleriniz benim hasretini çektiğim arkadaş ortamına özlemimi gidermemi sağlıyor. Dolayısıyla, acaba bizde podcast kültürünün yaygın olmaması insan ilişkilerinin batıya nazaran daha sıkı olmasından mı ileri geliyor ? Yoksa bunun sebebi Türkiye’de başkalarına birikimini aktaracak seviyede insan kıtlığı olması mı?

    Belki bir gün podcast kültürünü Türkiye özelinde ve dünya genelinde konuşursunuz. Daha önce konuştu iseniz affola, sadece son 10-15 bölümü dinleme şansı buldum çünkü.

    Teşekkür ederim,

    Sevgiler.

    Like

  8. bölümle ilgili yorum yapacakken her cümleme referans ekleyesim, dipnotlar iliştiresim geldi sevgili aleks ve hakan. bu vesileyle sizlere konu teklifiyle geliyorum; akademi. üniversiteye adımımı attığım andan itibaren özellikle de sosyal bilim öğrencileri tarafından kulağıma akademi eleştirileri çalındı ve ben seneler içerisinde kendimi (bazı şerhlerle birlikte) amansız bir akademi savunucusu olarak buldum. bence konuşulsa mis olur.

    Like

  9. Selam,

    Programınızı random podcast arayışıyla keşfetmiş olup bir süredir beğeniyle dinliyorum. Hatta bir bölüm baştan bir bölüm de güncellerden olmak üzere değişik bir yolla ilerliyorum. Düşünme şeklinizin estetiği beni de bazı konularda kendimi sorgulamaya, bakış açımı değiştirmeye itti. Üstelik bunu boğucu bir didaktik yaklaşımdan ziyade sohbetin derinliğiyle hissetmek ayrı keyifli.

    Beni asıl mesaj atmaya iten nokta ise Aleksin bir yoruma (yaşlılıkla ilgili olan) sinirlenmesi oldu. Sinirlenmediyse bile en azından epey canını sıktı galiba. Köşemde sessiz sakin programı dinleyen beni adeta bir fangirl edasıyla Aleksi kollamaya teşvik etti. Ben yanındayım Aleks 🙂

    Son olarak, anonim olduğunuzu bilmiyordum yani en azından sosyal medyada fotoğrafınız vardır diye bilerek bakmadım. Aklımda canlanan Hakan ve Aleksin büyüsünün bozulmaması adına. Anonim olduğunuzu farkedince buna sevinen tek dinleyeniniz ben olabilirim.

    Sevgiler

    Like

  10. adıyaman ile alakalı bir bilgi yanlış bilgilendirmeyi düzeltmek istiyorum. ışid’in, adıyaman’daki birkaç kıraathaneyi kullandığı ve buradan üye kazandığı doğru. peki ya sonrası? adıyaman halkı memleketinin adını kirleten bu olaylara çok üzüldü, sinirlendi. daha fazla bu yaftalamaya tahammül edemeyen ve bunun son bulmasını isteyen adıyamanlılar, “literally” militan ateist bir karşı tepki göstererek, sokakta gördüğü her sakallı cübbeli adamı “lo sen ışıdlı misin oğlım?” deyip pataklamaya başladı. cumhuriyet’in ilk yıllarındaki şapka reformundan bile daha tesirli bu harekat kısa sürede başarıya ulaştı ve istanbul’un en modern semtlerinde bile görebildiğiniz sarıklı cübbeli adamlardan eser kalmadı. zamanla bu anti-religious akımın etkisi hayatın diğer alanlarına da sıçradı tabi, herhangi bir haddinden fazla(?) dindar davranış da bundan ağzının payını aldı. memleket kısa bir sürede dinden imandan tamamen temizlendi, öyle olmadığı halde istemeden de olsa seküler bir yere dönüştü. yani adıyaman’da, eskiden de olduğu gibi, ramazan’da sokakta dondurma yiyebilirsiniz ama dondurma yiyene karışırsanız sikerler.

    Like

    1. Yapay zekayla işi de elinden alınan insan zevk ve sefadan 120 kilo olduğunda yönettiği ve yönetildiği şeylerin bu kadar somut ve görece kendine yakın olmasından sıkılacak ve ulu bir şeye tapınma ihtiyacı galip gelecek.-ki şu anda bile o refah düzeyine çıkamamış olmamıza rağmen başladı bile, garip Doğu dinlerine ilginin bu denli artması vs, ve insan Sanayi Devriminden beri unuttuğu dinine geri dönecek. Kısacası gelecekte dinlerin yok olacağı teorinize katılmıyorum.
      Son olarak yapay zeka teorilerinden gına gelmesine rağmen bunun enn yüzeysel ve sıkıcısını yaptığım için özür dilerim.

      Like

  11. -GÜNDEM DIŞI SORU-
    Erdi ile karşılaşan hanımefendi ne oldu, buluştular mı? Hakan online dating uygulamaları bölümünde biraz çıtlattı ama bilgi istiyoruzzz

    Like

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: