Bölüm 139: Nostalji


Haftalık bölümlere ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon

Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOSAndroidSpotify

OYLAMA

Klonlanan ilk insan, nostalji-muhafazakarlık ilişkisi, gurbetçi özlemi, kolektif nostalji, nostaljinin işlevi, kendini kandırmak ve umutlanmak, müziğin tetikleyiciliği, nesiller arası eşitsizlik ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.

22 thoughts on “Bölüm 139: Nostalji”

  1. Hakan’ın bi yerde internetin de nostaljiye çok etkisi olduğu yorumuna kesinlikle katılıyorum ve hatta internetin bazı insanları hayatımızdan ısrarla çıkarmadığını, geçmişi hep taze tuttuğunu da düşünüyorum örnek veriyorum instagram. Bu uygulamanın insanlarla gizli bir sözleşmesi var gibi yani facebookta belki hadi 40-50 yaşındaysanız *ageshaming yapmıyorum* ilkokuldan liseden falan arkadaşlarınızı takip edersiniz ancak yeni jenerasyon zaten artık facebook kullanmıyor twitterda da kimlerle etkileşimde olduğumuzu seçerken çok daha rahatız ancak instagram öyle değil yani liseden beri görmediğin kişi takip isteği attığında ister istemez kabul ediyorsun. Bahsettiğim gizi sözleşme bu çünkü sonra hoop yıllardır görmediğin o kişi aktif bir instagram kullanıcısıysan bir anda hayatına tekrar giriyor bir de şimdi story furyası başladı ki bu kişilerin her gün ne yediğini bile görüyosun artık ama bu kişi aslında artık hayatında yok ve aslında çok takip edesin de yok bu kişiyi ama geri de çeviremiyosun bi zamanlar olan iletişimin yüzünden yani lisede kalması gereken biri belki ama öyle olmuyor tabii bundan sıyrılmak kişinin seçimine kalmış ama instagramın da böyle bir etkisi de var bence.

    *Bu durum kendime de dışarıdan bakma fırsatı verdi bana ve story kısmını neredeyse kullanmayı bıraktım diyebilirim çünkü bu kadar aşırı paylaşımcı olmanın ne gereği var hakkaten*

    Like

  2. Hakan o kadar haklı ki! En sevmediğim şeydir nostalji. O kayıp hissi, dönmeye çalıştığın o günler… Hayır, yaşadığın gün o kadar boktan ki daha da boktan olan o güne özlem duyuyorsun. Az sonra ağlamaya başlayacağım. Bir tanesin Hakan!

    Like

  3. Konuğunuz ‘Çakır abimizi’ çok sevdim. O tok ve babacan sesi, tane tane konuşması ve kimseyi incitmeden argümanlarını sunması çok hoşuma gitti. Bu arada ‘ses tonu kime benziyor, benziyor’ diye düşünürken, (ismini de kısa bir ‘search’ ederek) Bülent Emrah Parlak sonucuna ulaştım. Nostalji konusuna gelince, bence Nostalji dünyaya iyiye götürüyor. Kanıtı da işte bu podcast. Gayet iyi bölüm olmasının yanısıra, sizin baska nostaljik anılarınızı da merak ettirdi bana bu podcast.

    Bir de eski anılardan konuşmanın şöyle bir artısı var , o zaman yaşadığın şey çok kötü olsa bile, bu anıyı belirli bir zaman geçtikten sonra anlatınca, onu gülerek anlatabiliyorsun. Yani, o anki kendine, hissetiğin şeye ve duruma bakıp bir ders , bir sonuç çıkarabiliyorsun. Bir nevi şu anki haline yön veriyor ki o anı da birileriyle paylaşabiliyorsun. Ortak anılara sahip olduğun kişilerle birlikte eskileri yad etmek ise bence çok eğlenceli. Ama, şöyle bir durum da var; “ya eski günler ne güzeldi” diye muhabbet çevirip, geçmişe takılmak da dünyayı kötüye götürüyor.

    Ayrıca, ilk okuduğunuz yorumun nick’ine baktım. Gerçekten terbiyesizce. Ama bu gibi terbiyesizce ifadeler kullanıyorsunuz siz de sürekli (ki kullanmayınca da gayet iyi muhabbet edebiliyorsunuz) Bence, bu gibi terbiyesiz ifadeleri kullanmazsanız bu gibi ifadelerle de karşılaşma olasılığınız azalacaktır diye düşünüyorum. Neyse, bombiş bölümüz için teşekkürler.

    Like

  4. Nostalji beynin surviver modunu gösteren bir delildir bana göre. Beyin anıların genelde iyi taraflarını saklama, kötü bölümlerini filtreleme eğiliminde oluyor. Bu da kişiye hayatın yaşamaya değer ve iyi bir şey olduğu izlenimi vererek ekstra motivasyon sağlıyor. Bu noktada nostaljinin bir çok kişi için bir ihtiyaç haline geldiğini anlamak çok zor değil. İhtiyaçların dünyayı nereye götürdüğüne ben henüz karar veremedim. Lükslerle aynı yere götürmediği kesin gibi 🙂 Bölümün başında Çakır Kardeşimiz’i lol de yeni çıkan ve ve bu nedenle fazla güçlü olan Sett karakterine benzer şekilde hayal ettim. Aslında banlamayı unuttuğumda içimden geçtiği için o karaktere sinir olurum. Ancak sonradan neden sizi dinlediğimi de anlamamı sağlayan o güzel muhabbet dönünce düşüncelerim pozitife hızlı bir geçiş yaptı. Ben yaş itibariyle X kuşağı oluyorum sanırım. Siz de Y veya Z kuşağı mensuplarısınız diye tahmin ediyorum. Ben hayatım boyunca yaşıtlarımla pek anlaşamadım. Sizin kuşaklarla iletişimim hep daha iyi oldu. Sanırım bu durum bizim ve bizden önceki neslin bilinçaltı doluluğunun yüksek olması ve bu doluluğun beni rahatsız etmesinden dolayı onlardan uzak durma eğilimim ile açıklanabilir. Size bakınca bilinçaltı temiz bir nesil görüyorum. Bundan dolayı da kendime yakın buluyorum. Ulan duygusallaştım aq. Sizin o güzel muhabbetinizi sikeyim diyerek sözlerime son veriyorum.

    Like

  5. Çakır’ın aşırı bilmiş tavırları ve programa hakim olma isteği oldukça irite ediciydi. Bir daha çağırmayın lütfen. Ayrıca Aleks merakımdan soruyorum aylar önce iş görüşmesine gitmiştin, ikinci görüşmeye çağırmadılar mı seni? Oradaki süreç ne durumda

    Like

  6. Bu konu daha önce konuşuldu diye düşünüp bütün başlıklara goz gezdirirken ne biçim nostalji yaşadım. Kimi bölüm yaptığım bir araba yolculuğunu, kimisi proje yetiştirirken yaşadığım stresi, kimisi çok sıkıldığım bir aile tatilini hatırlattı. Bu arada 4. Bölümde konusuldu nostalji.

    Like

    1. Ya Hakancığım 139 bölüm Aleksle yapmadığınız nostalji kalmadı sen neyi savunuyorsun. Ortaokuldan liseye ya hatırlasana ilk aileyle iftar sofran Aleksle oldu. Kendine gel. Seni çok seviyorum.

      Like

  7. ilk önce hakana beşiktaş iskelesinde neler yaşandığını sormak istiyorum ve bu ne libidodur önüne geleni sikti bu podcastte aynı performansı beşiktaş iskelesinde sergileyebildimi merak ediyorum. Sesine küfürde çok yakışıyor dinlerken eridik çok şükür. konuklada aranızdaki enerji mükemmeldi. keyifle dinliyoor sizi seviyorum

    Like

  8. Nostalji olmadan anının ne anlamı kalırdı ki?
    Anı yaşamak, vurdumduymaz olmak, yeni mutluluk verici anılar peşinde koşmak, geçmişe yönelik bir sevgi hissetmemek, sadece mantık çerçevesinde değerlendirebilen ve bencil biri olmak,, nostaljinin olmadığı dünya bu gibi. En sevdiğim diye bir kavram kalmıyor. Mesela annen, baban ya da en yakın hissettiğin kişiyi her gün tekrar yakın hissetmek zorundasın çünkü geçmiş bir anı olarak kalacak.
    Yakının öldüğünde ona özlem duymayıp şey diyorsun mesela birlikte podcast yapardık adam öldü şimdi kimle devam etsem

    Like

  9. Bu durumda mutluluk bağımlısı olmak zorundasın ki bu sadece ilaç bağımlılığı ile sağlanabilir yani vasıfsız gülümseyen insanlar ya da ilaç kullanmayıp sürekli depresyonda olacaksın bu da seni intihara götürür herhalde. Nostalji iyidir

    Like

  10. Öncelikle “Bu yaşadıklarını ileride gülerek hatırlayacaksın.” dedikleri hiçbir şeyi gülerek hatırlamadım.
    Nostaljiden kasıt eskiyi anmaksa eyvallah, sık sık yapıyorum belki. Ama eskiyi övmek ve eskiye özlem duymak değil benim olay. Güzel günlerdi diye ortaokula geri mi dönelim yani.

    Yeni nesli beğenmeme ta Sokrates’ten bu yana var. Bakınız ne söylemiş adam:
    “günümüzün çocukları lüksü seviyor. kötü davranışları var, otoriteye baş kaldırıyorlar, yaşlılara saygıları yok, çalışmak yerine lak lak etmeyi seviyorlar. Çocuklar artık evlerinin hizmetçisi değil, tiranı. anne babaları odaya girince ayağa kalkmıyorlar. onlara itiraz ediyorlar, destek olmak yerine laklak yapıyorlar, şapır şupur yiyorlar, bacak bacak üstüne atıyorlar, öğretmenlerine zulmediyorlar”

    Benim en uyuz olduğum şey eski teknolojilerin övülmesi. Soba edebiyatına sinir olurum. Son derece zahmetli, verimsiz ve doğa düşmanı ısıtıcıyı niye bu kadar yüceltiyorlar anlam veremiyorum. Akıllı telefonlar çıkmadan önce hayat çok güzelmiş, hadi oradan. Madem o kadar güzelse kullanma gitsin. Çok sevdiğin ve özlediğin köyde 1 hafta doğa ile iç içe yaşa bakalım. Sıkıntıdan kafayı yersin.

    Like

  11. nostalji tek başına yapılınca dünyayı kötüye götürüyor, bir başkasıyla yapılınca ise dünyayı iyiye götürüyor. hepimizin şahit olduğu ve az buçuk deneyimlediği bir örnek vereceğim. özellikle 90-95 arası doğan neslin çok erken yaşlarda nostalji yapmaya başladığını düşünüyorum. 2013 yılını ve dönemin kolektif ruhunu yaşamış, sonrasında ise o kolektivitenin hızlıca dağılmasına şahit olup, -kolektif bir şekilde- bireyselleşmiş insanlar 20-21 yaşlarında eski solcu oldular. yalnızca karşılaşmalarda, çay sohbetlerinde bir araya geliniyor iken, çoğu zaman sohbetin bir noktasında bir şekilde o “eski günler” yad ediliyor. her ne kadar sohbet sırasında söz konusu temel duygulanım hüzün olsa da, bir yandan da insan yalnız başına yalnız olmadığını fark ediyor, tek başına insanın üstüne çöken özlem, bir başkasıyla birlikte insanı hafifletiyor.

    Like

  12. Hakan’ın kasdettiğini nostaljinin mastürbasyon olarak kullanılması ve bence buna sadece benim gibi beta karakterler iyidir der. Hakan sonunu düşünmeyen bir alfa olduğunu yine kanıtladı.

    Like

  13. durum iki açıdan incelenmeli: nostalji kısa süreli yapıldığında dünyayı iyiye, uzun süreli olduğunda kötüye götürüyor.

    nostaljinin temel işlevi şudur: kişiye, mutsuz olduğu “an”dan kaçma hissini yaşatmak, yalnızca bu. geçmişe duyulan özlemin temel sebebi, kişinin geçmişte dinlediği müziğin, yaşadığı yerin, yediği yemeğin (ya da her neyi anıyorsa onun) şu ankinden çok daha güzel olması değil; yalnızca, o müziği dinlediği anda, kişinin şu an olduğundan daha dertsiz, daha tasasız (ya da başka pozitif şeylere sahip) bir insan olması ve o müziği duyduğu an o günleri anımsamasıdır. o ana dair varlıklar (şehir, müzik, dizi, film vesaire) nostaljide sadece aksesuar; ana obje değil. nostaljide özlenen şey, “o andaki sen”sin aslında. müzik, mekan bunu sana hatırlatan bir obje sadece.

    nostaljinin kısa süreli etkisini pozitif buluyorum. hele ki, her geçen gün hayatın daha da zorlaştığı ve çekilmez bir hale geldiği bir yerde yaşıyorsan, bunalımdan kaçıp sarılacak bir geçmiş her an aklında ve hazır olabiliyor. geçici olarak mutlu hissedebiliyorsun.

    algoritma basit: eğer bugün dünden daha mutsuzsan, sana dünü hatırlatacak bir şey bul ve onu fütursuzca öv, “geçmişteki sen”e bir an için geri dönüp onu anımsayarak daha mutlu hisset (bunu mutlu hissedene kadar loopta yapmaya devam).

    oysaki geçmişteki sen, “o anlarda o şeyi” bugünkü sen kadar önemsemiyordu bile, belki varlığından bile habersizdi. sen sadece “o şeyi” araç olarak kullanıp “geçmişteki sen”e dönüyorsun aslında. belki dertsiz tasasız çocukluğuna, belki daha mutlu olduğun anlara, bunlar haricindeki diğer her şey bir araç.

    nostalji, anlık mutsuzluklardan kaçıp, geçmişi hatırlayarak mutlu hissetmeyi sağlıyor. ancak, uzun süreli ve alışkanlık haline getirilmiş bir nostalji, kişinin “anı yaşamasına” büyük bir engel haline geliyor. geçmiş geri gelmeyecek, o andaki, o yıldaki, o gündeki sen (ve diğer tüm varlıklar) bir daha aynı anda bir araya gelmeyecek. bugünü yaşayabilmek için bu gerçeği kabul etmek gerekiyor. kişinin nostaljiye takılıp kalarak bunalıma girmesi bile mümkün, her şeyin fazlası zarar.

    “o andaki sen”in temsil ettiği şeyler, o an sahip olduğun çevre, arkadaşlar, aile, yaşantı, hava, su, toprak, tahta ve benzeri tüm varlıkların bir bütünü. kişi o yıllara dair ufak bir parça üzerinden o yılları anımsayabiliyor ve bu hazzı “o parçaya” atfedebiliyor:

    haliyle, “ağbi 90’lardaki giyim ve müzik ne güzeldi ya” diyen arkadaşlara cevabım hep şu olmuştur:

    “hayır arkadaşım, 90’lardaki giyim de müzik de bok gibiydi. sadece sen şu an daha mutsuz bir insansın ve geçmişteki mutluluğunu temsilen sarılacak bir şey arıyorsun, o kadar”

    Like

  14. Fıssstık gibi bölüm olmuş. Hakan sonlara doğru Doğuş’a bağlasa da babadan oğula nesil olanlarla ancak bu şekilde başa çıkılırdı. Adamsınız dostikeler

    Like

  15. Aleks fasistsin,sansürcüsün,düz tabanlisin.ismimi cok terbiyesiz buldunuz ama bölümün sonunda birbirimizi emikleme yarisina girdiniz.ayrica hakan benim icin bu saatten sonra dilsiz seytandir.aleks eger hala insan icine cikacak onurun varsa diger bölümde ismimi söylersin.

    Like

  16. Bence her bölümde kafanız kronik güzel ama bu bölümde ÖZELLİKLE aleksin kafasının nirvana olduğuna yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Allah kahretsin çok eğleniyosunuz

    Like

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: