Bölüm 164: Mezarlıklar

Haftalık bölümlere ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon

Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOSAndroidSpotify

OYLAMA

Mezarlıkların işgal ettiği alan, ölü gömme pratiğinin geleceği, katlı mezarlar, mezarlıkların yarattığı his ve ölümü hatırlatma işlevi, ölenleri anmak, özenle bakılan mezarlar ve mezarlık ekonomisi, organizasyonun mükemmelliği ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.

8 thoughts on “Bölüm 164: Mezarlıklar”

  1. geçenlerde yakılma vasiyetini bende araştırdım,müslüman ülkelerde yakılma vasiyeti geçersız sayılıyor;islama göre yakılma vasiyetinde bulunan kişi ve vasiyeti yerine getiren kişi günahkar sayılıp ve tövbe etmeleri gerekiyormuş 🙂 bazi yerlerde şöyle okudum eğer ceset yakıldı ise arta kalan kısımlar (kül,kemik,…) tekrardan gömülmeli yani müslüman bir ülkede iseniz gömülmekten başka çareniz yok,ölen kişinin yüksek sıcaklıklardaki yakıldığı yere kremetoryum denilir,Osmanlının son dönemlerinde Anadolu Kavağı sınırları içinde bir adet krematoryum denebilecek yer vardı.Cumhuriyet döneminde bu alanın askeri bölge ilan edilmesiyle unutulmuş ve harabeye dönmüş bina temelleri halen durmaktadır.
    Zincirlikuyu Mezarlığı`nda da bir krematoryum yapılmış,sonradan yıkılarak otoparka çevrilmiştir.

    Like

  2. mezarlıkların dünyayı nereye götürdüğü biraz inançla ilgili bir durum.

    eğer inançlı biriyseniz bence iyiye götürüyor. aleksin dediği gibi ölümü hatırlatıyor. hem şükretme isteği uyandırıyor hem de yaşadığın için şanslı görüyorsun kendini.
    çünkü mezarlığa gidince benim tarihler dikkatimi çeker. kimi 18’inde ölmüştür kimisi de 70’inde.
    yani bunların bir hikayesinin olduğunu bilmek bile mezarlıkların varlığını iyiye götürüyor.
    hakan da müslüman bir ülkede yaşadığını bilmiyormuş gibi yakılmaktan bahsediyor. öyle bir hevesi varsa aklından çıkarsın bunu 🙂

    Like

  3. Kahve kutusuna koyulan kül mü dedin? Ahahaha, “Git Başımdan” adlı filmi geçen izledim, bunun üzerine bahsetmen iyi geldi.
    – SPOILER-
    Ayrıca zorluklarından biri mi diyelim bilmiyorum ama film de, küllerle beraber kahveyi yanlışıkla içiyorlardı, artık ölen kişi vücutlarında, bundan daha harika ve tuhaf bir şey yok. Ta ki, dışkı bırakılana kadar…

    Like

  4. Selam Aleks ve Hakan, umarım iyisinizdir. Güzel bir gün geçirmenizi diliyorum.
    Kentleşme ile birlikte inşaa edilen şehirler belirli bir amaca hizmet edecek şekilde düzenlendi. Mezarlıklar şehir merkezlerinden uzakta çünkü 8-5 çalışan köleler için ölümü hatırlatacak detaylar olmamalı. Her şehrin merkezinde, hepimizin gözünün önüne gelen o büyük tarihi saat kuleleri vardır. İşine git, dakik ol, çalış, zamanını boşa harcama… Belki şimdilerde var ama eskiden AVM’lerde eczanenin olmaması da kasıtlı bir tutumdu. Hayat güzel, hastalık yok, harca ve mükemmel yaşa… Hepsi sistem engetrasyonu dahilinde.

    Like

  5. Mezarlıklar bence dünyayı kötüye götürüyor çünkü vefat eden yakının orada olduğunu bilince ve düzenli olarak ziyaret etmeyince sanki bir sorumluluğumuzu yerine getirmemişiz hissi yaşıyoruz ölen birinin kalanlara sorumluluk bırakması çok kötü bence mesela ben öldükten sonra yakınlarıma bir sorumluluk yükleyerek onları husursuzluk etmek istemem

    Like

  6. Bölümü büyük bir heyecanla dinlemeye başladım. Ama aşırı sinir bozucuydu.
    Mezarlık bu dünyadaki en mükemmel saçmalık. Aleks mezarlığa girince kötü hissetmene gerek yok. Mezarlığın tadını çıkar. Özelikle sonbaharda mezarlık ayrı güzel. Biraz atıştırmalıkla birlikte mezarlığa git, kafanı dinle.
    Okulumun karşısında eski bir mezarlık var. Öğlen arası orada takılmak mükemmel. İlk zamanlar tek başıma yemeğimi yanıma alarak mezarlığa giderdim. Ölülerin yaşlarıni hesaplar, ölüm tarihi yazmayan bebek ve çocuk mezarlarının boyutuna bakarak kaç yaşında öldüğünü tahmin eder, çam ağaçlarından düşen kozalaklarla oynar vakit geçirirdim. 3 yıldır her öğlen gitmeye devam ediyorum.
    Orda çok takılınca bişeyler fark ettim. Mezarlık ziyaretlerinin çoğu insan için sadece zorunluluktan ibaret olmaya başlamış. Bu arada ölüm kalanlara üzüntüden çok masraf getiriyor. Taziye yetmezmiş gibi bide mezarla uğraşıyoruz . Mezar taşı falan neyse ama gömülünce görünmeyen kefenler arasında bile “kalite farkı ” varmış. Halam nenem için 550Tl kefen almıştı. Bu fiyatı duyunca “Ağlamaktan algıların tıkanmış kazıklanıyorsun” dedim ve ailem tarafından kalpsiz ilan edildim . Mesele kalpsizlik değil fakirlik. Ceset için bu kadar masrafa gerek yok. Yanalım, küllerimizin üstüne sifon çeksinler.

    Like

  7. Ah Aleks ah
    Beni bir bataklığa ittin.
    Herneyse bataklığına….
    Karşımdaki insanı dinledikten sonra, kendi cümleme başlamadan önce yapıştırıyorum bir “herneyse”
    İnanılmaz berbat bir durum zira karşımdaki kişi için “senin söylediklerin çöp sen birde beni dinle” diyorum resmen!
    İnsanların bakışı bir değişiyor, öyle bir kelime ki söyledikten sonra geri almak adeta sıvamak oluyor 😶
    Artık sürekli beraber çalıştığım arkadaşlara, sürekli dinlediğim bir programda geçişlerde herneyse diyorlar ondan dilime dolandı ehehe 😅 gibi baya üfürükten bir açıklama yaptım.
    Yaktın beni… 😢

    Like

  8. Çocukluğumdan beri bayramların çoğunda köye gitmiş biriyim ve bahsettiğiniz ciddi konulardan farklı bir konuya değinmek istiyorum. Mezarlıklar köylerin çıkışında, max. 2-3 km ötesinde bulunduğundan 10-15 yaş civarı kardeş-kuzen-uzaktan kuzen vb. gençler muhakkak en az bir defa akşam yürüyüşünde ipin ucunu kaçırıp mezarlığa yaklaşırlar. Herkes birbirine mezarlıktan esinlenilmiş korku hikayeleri anlatmaya başlar ve neyden korkulduğu tam olarak bilinmeden tatlı tatlı korkulur. Hatta verilen enteresan (izleyen kişiler tarafından da eğlenceli) tepkiler hafızaya alınıp takip eden günlerde eğlence konusu olmaya devam eder. Kimse için travmatik olmamasına dikkat edildiği sürece bence ortalama bir korku, gerilim ya da komedi filmi izlemekten daha çok keyif veren bir aktivite olur. Bence bu yüzden küçük yerleşkelerde olması gereken bir alan; ölen akrabaların bu sayede gençlere küçük eğlenceler sunduğunu düşünüyorum. Büyük şehirler için kötüye götürüyor diyemedim ama iyiye götürdüğü bir yanı da yok sanırım , küçük yerlerdeki kadar işlevi olduğunu düşünmüyorum.

    Like

Leave a comment