Haftalık bölümlere ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon
Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOS, Android, Spotify
OYLAMA
Gerçek tadın ortaya çıkması, tuzun her şeyi çekilir kılması, acı ve tuz arasındaki fark, şive taklidi yaparak komik olmaya çalışmak, dizilerde şiveli konuşanlar, bebek taklidinin sebepleri, çocuk kelimeleri kullanmak ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.
ilk olarak urfa’da bi termometre 63 dereceyi – güneş altında olsa da – görmüştü. ve evet, ben de urfalıyım, urfalıların acıyla ilişkisi az buçuk biliniyor ama bir çarpıcı rakam vereyim, annem geçen yaz sadece isot ve biber salçası için 500 kilo biber almıştı. sadece isot ve biber salçası için… sadece bir aile için… dahası, biber salçasına urfada biber reçeli deniyor ve ben biber salçasının biber reçeli olduğunu ankara’ya, üniversiteye gelince öğrendim. reklamlarda vs. görünce domates salçasıyla biber reçelinin karışımı bi şeydir herhalde diyordum. eve giderken dolapta acı biberimin olmadığını hatırladığımda “hayda, ben ne yicem” diye telaşlanıyorum, markete gidip acı biberimi aldıktan sonra, neredeyse biberin yanında yemelik bir şeyler yapıyorum. bu kırmızı şili biberlerinin ilk çıktığı yazın sonuna doğru, kışlık alayım dedim, közler buzluğa atarım. bir poşet dolusu biberi közledikten sonra üşendim poşetlemeye. o ara her öğünde yiyordum haliyle ve bi haftada bitti o biberler. evet, kışın yerim diye aldığım biberler. ha, bunun çıkışını soracak olanlar olacaktır, ki soranlar oluyor. valla hiçbir problem yok, öyle anım da 1-2 tane vardır yoktur. velhasılı, tuzu bilmem ama acı olmasa haftada 5 kilo veririm herhalde; yemekler öyle tatsız geliyor ki sadece karnım doysun diye yiyorum. yemeğin tadını bastırıyorsa da umrumda değil. yemeği acı yememi kolaylaştırsın diye yiyor gibiyim zaten. evet, söyleyeceklerim bu kadar. iyi günler.
LikeLiked by 1 person
bu bolumde sive muhabbetinizi dinlerken aklima bir donemin efsanesi (flash tvde yayinlanan) fikralarla turkiye programi geldi ordaki her diyalogun sonunu NASİİGGLL diye bitiren adam cocuklugumun kabusu!! “sive=o adam” olarak eslesti zihnimde. Ta ki ekonomiden sorumlu bakanimiz kursude sive sov yaparak bizi kalkindirana dek, bilincaltima reset atamadim. Ve en nihayet anladim ki bu cografyada bundan komedi devsirmeye calismanin sonu gelmeyecek usagimmm DAAAA uyyy
LikeLike
bir de gerçek şive komedisi yapanlar var, rizeli bir arkadaş bir video açıp bu gerçek rize şivesi ahahah çok komik diye bize izletiyordu ama ortamda sadece kendisi gülüyordu. iyi yapılmışı da komedi amaçlıysa benim için uyyy haçen celeyu misun daa denmesinden çok da farkı yok.
Bir de şive pornosu var örneğin volkan konak’ın her kelimeyi bastıra bastıra şivelemesi. ALNUMA YAZDU KADER SİLEMEDUM.
LikeLike
tırıvırı’yı geçtim de ben bu bölümde en çok “tuzun erimesi” demenize tav oldum, belki öyle denk gelmiştir sonrasında düzeltirsiniz diye bekledim ama ısrarla ERİME demeye devam ettiniz sinirden kudurdum öyle. ÇÖZÜNME diyeceksiniz kardeşim ÇÖ-ZÜN-ME! Umarım Türkiye Kimyacılar Odası size tazminat davası falan açar da mikrofonlarınıza kadar alırlar bir daha bölüm yapamazsınız ajhsdf
Son olarak; şive konusunda konuşup, yapay karadeniz şivesiyle karadeniz türküsü söyleyen ama aslında karadenizli olmayan rezil insanları konuşmamanız üzdü. zaten karadeniz türküleri genel olarak katlanılmaz şeylerken bu durumu daha da katlanılmaz hale getirmek?!
LikeLike
kesinlikle katılıyorum. bebek gibi konuşanların hepsinin allah bin belasını versin. yalnız aleksciğim o sert yorumlarındaki “ama”lı imalar gözden kaçmadı: yok insan içinde bebek gibi konuşmayın, yok takma adları birbirinize saklayın, yok maskenizi göstermeyin cümlelerinin tamamında “sevgilinizle olduğunuz halin dışında” ayrımı seziliyor. sen artık halka mâl oldun. biz de o aleksi görmek istiyoruz, indir o maskeyi artık!
LikeLike