Bölüm 151: Yazlık

Haftalık bölümlere ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon

Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOSAndroidSpotify

OYLAMA

Yazlık arkadaş grupları, her tatilde aynı yere gitmek, asker-öğretmen komşu terörü, yazlıkta cinsiyet rolleri, şehiriçi yazlığın yükselişi, emekli olunca Ege’ye yerleşmek ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.

12 thoughts on “Bölüm 151: Yazlık”

  1. Yazlik kotuluklerin anasidir ama dunyayi iyiye goturuyor. Bu bolum cok tek tarafli olmus bence. Keske yazlikta cocuklugunu gecirmis birini konuk alsaydiniz. Ikinizin da yazligi olmadigi icin boklayip durdunuz yazlik hayatini.
    Benim cocuklugumda yazlarim yazlikta gecti. Orta sinif bir ailenin cocuguyum. Yazlik da dedemin 70’lerde aldigi memur ailelerin geldigi mutevazi bir sitedeydi. Bizim aile olarak her sene baska bir yere tatile gitme luksumuz yoktu. Ilk jenerasyon olarak annemin ve dayimin, sonra da benim ve abimin gencligimizin cok onemli anilari orada gecti.
    Guzellikleri saymakla bitmez cunku sehir cocugu yazlikta ozgurlesir. Ortam kontrollu bir site ise ve denize kendi basina yuruyebiliyorsan sehirde oldugundan cok daha guzel bir hayatin olur bir anda. Biz yazliga geldigimiz anda cantalari atip annemi temizlikle bas basa birakip sahile kosardik. Denizden saatlerce cikmadigimi bilirim. Ilk erkek arkadasim, ilk icki, ilk sigara, ilk sarhos olusum hepsi yazlikta olmustur. Bence o ozgurlugu yasamayan, yazlik cocugu olmayan bilmez ve anlamaz. Yazlik arkadaslarimin bircoguyla gercekten taban tabana zit bir insanim. Ama halen arada sirada gorusuruz ve konusacak gulecek seyler buluruz. Hatta su an yurtdisinda yasiyorum ve yasadigim sehirde iki tane yazlik arkadasim var.
    Neyse, soylediginiz bir sey dogruydu, anneler yazliklari sevmez. Butun cilesini onlar ceker, sicakta yemek yapar, ev temizlerler. Senelerdir, siraladiginiz diger sebepler ve artik ailede cocuk kalmamasindan dolayi yazliga gitmedik. Ama bana kalirsa gizli nedeni annem, cunku her bu fikir ortaya atildiginda o bana tatil degil is oluyor diye karsi cikiyor. Buna ragmen bence yazlik dunyayi iyiye goturuyor. Belki birgun anne olur ve bir yazligim olursa fikrim degisir bilemem…

    Like

  2. Yazlık çiledir. Bölümde de denildiği gibi özellikle kadınlar için çiledir. Öte yandan kalabalıktır, birileri gelir birileri gider, istemediğin bir sürü insanla konuşmak zorunda kaldığın bir yerdir. Hadi bunları geçtik, bir insan tatil diye zaten bildiği bir yere ve yine bir eve neden gider? Yazlık 80’li yıllarda gelişmiştir Türkiye’de. Özellikle Avrupa ülkelerine yaklaşık 15-20 sene önce (50-60’lı yıllarda) göç etmiş kişilerin patlamasına sebep olduğu bir kavramdır yazlık. Zaten başka şehirde evi olmayan bu gurbetçiler, biraz da ülkemizde bir evimiz olsun kafasıyla ve Türkiye’ye göre uzun olan yıllık tatillerinin de etkisi ile, Kuzey Ege’den başlamak üzere Güney’e doğru, dövizleri ile kendilerine çok ucuz gelen bu yazlıkları bolca almıştır. Bu arkadaşlara da 80’li yıllarda imara açılan kıyı şeridinden evler alan, kooperatif kurarak siteler yapan orta sınıf, çoğunluğu normalde İstanbul ve Ankara’da yaşayan kişiler eşlik etmiştir. Programda çok konuşulmadı ancak, bu yazlık trendi tüm kıyı şeridini bozmuş ve doğal alanlara da büyük zarar vermiştir. Yılda 1-2 ay kullanılacak bu konutlar için bir sürü alan imara açılmış ve aynı zamanda bazı şehirler asla kaldıramayacakları nüfuslar ile yaz aylarını geçirmek zorunda kalmıştır. Normalde 5-10 bin nüfusu olan bir sürü küçük kasaba bazen bayramlarda milyona varan nüfuslar görmektedir. Yazlık bireysel anlamda da mantıksızdır, ekonomik olarak zaten akıl almaz bir negatif yatırımdır, ayrıca doğaya ve kent planına da muazzam zararlı bir yapıdır. Trafik oluyor resmen trafik, normalde kasaba olan yerler sırf 1-2 ay yoğun olacak diye yatırım da yapılmıyor elbette mantıklı olarak. Bu kalabalık içinde, bu trafiği yaratarak, hem de kalabalık ve dandik sahillerde denize girmek için bu çabalar dünyayı ciddi anlamda kötüye götürüyor.

    Like

  3. Henüz ilk 9 dakikasını dinledim bölümün, yeni konuya girmeden hemen yorum yapma ihtiyacı duydum. Hatta nazik sitemlerinizi dinlerken de kendime kızdım yorum yapıp tebrik etmedim diye.

    İki yorumum var. Birincisi bölümün özellikle ilk kısmı çok güzeldi. Jingle’a bittim, kaç kez dinledim bilmiyorum, hala da dinliyorum. Evde ‘Ömerrr’ diye dolaşıyorum. Allahtan kocam efendi adam, açıklarsam sorun çıkarmaz, ama yine de tehlikeli tabi.

    İkincisi de ben sizi lohusayken keşfettim. Şimdi o dönemi ne desem anlatamam, yaşayan bilir. Ful artı ful karantina, telafisiz uykusuzluk, yepyeni ve devasa bir sorumluluk, dans eden hormonlar arasında iki saniye gülebilmek ve aklını dağıtabilmek o kadar değerli ki… Gündüz ve gece kızımı uyuturken, uyuduktan sonra gazdan uyanmasın diye kollarımda tutarken kulaklıktan sevdiğim podcastleri dinlemek bana çok iyi geliyordu. Siz de onlardan birisiniz. Doğası gereği yapayalnız kaldığım bir dönemde arkadaşım gibi bir şey oldunuz. Çok ama çok teşekkür ederim, iyi ki sizi keşfetmişim. En azından benim dünyam sizinle iyiye gidiyor.

    150. bölümünüzü de kutlarım, nice programlara.

    Not: Eşim geldi, o da kutluyormuş. Gerçi dinlemiyor ama belki başlar o da. İkinci çocuğa artık 🙂

    Like

  4. Patron olup olmamak konusunda kararsızım ama Hakan’ın onlyfans hesabı olsaydı kesin katılırdım. Hatta düğünlerde dansöze saçar gibi dolarlarları yağdırırdım. Hakan bir düşünsün bence 🙂

    Like

  5. Sevgili Aleks ve Hakan,
    Öncelikle geçen bölüme az yorum gelmesinin sebebinin ilgili bölümün konseptiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla morallerin düşmesine gerek yok, bizler her hafta dört gözle yeni bölüm beklemeye devam ediyoruz – yani en azından bende durum bu.
    Bölüme gelecek olur isek belirtmem gerekir ki, bazı şehirlerde yazlık konsepti çok farklı. Ben Antalya’da doğdum ve büyüdüm. Antalya’nın sıcakları da malumunuz olduğu üzere yazları 40 derecenin altına nadiren düşüyor ve inanılmaz bir nem oluyor. Bu durum ise birçok Antalyalının yazları yaylalara gitmesine sebep oluyor. Dolayısıyla her ne kadar insanlar yazlıktan bahsettiğinde genelde akıllara deniz, kum, güneş gelse de çok sıcak şehirlerde yaşayan insanların bir kısmı bakımından yazlık, yüksek tepelerde ve yeşillikler içinde kurulu serin yayla evleridir. Bu yayla evlerinin olduğu bölgelerde pek arkadaşlık ilişkisi kurulmaz, serin havadan dolayı gençlerin hormon seviyelerinde de pek değişiklik olmaz. Bu bölgelerde emekli asker ve öğretmenlerin yerini muhafazakar dedeler alır. O yüzden – her ne kadar hiç tecrübe etmemiş olsam da – bölümde bahsettiğiniz yazlık konseptini, yayla evi konseptindeki yazlıklara yüzlerce kez tercih ederim.

    Like

  6. Sevgili Hakan ve pek sevgili Aleks,
    Öncelikle bu güzel bölüm için teşekkür ediyorum. Ben Balıkesir’de doğup büyüyen biriyim. Balıkesir ikiye ayrılan bir şehir. Sizin de belirttiğiniz gibi marka değeri olmayan merkez ya da denize kıyısı olmayan bölüm ve deniz kenarındaki yazlık yerleşkeler. Her ne kadar yazlıkçı tayfanın büyük bir bölümünün yazlıkları bu şehirde de olsa, çoğu Balıkesirli’nin yazlığı yoktur. Bizim çocukluğumuzda ya günübirlik seferlerle deniz maceraları yaşanır ya da başka şehirlerden gelen akraba, eş dost yazlığına gidilirdi. Bu sebepten ülkenin yarısı başka şehirde yaşamasına rağmen buradaki güzellikleri bizden iyi bilirler. Bunun verdiği eziklikten olsa gerek başlığı görür görmez kesinlikle kötüye götürür derken buldum kendimi. Bu kıskançlıkla karışık özenme süreci gelecekte o emekli öğretmenlerden biri olup hortumla bahçe sulamaya giderse de hiç şaşırmam doğrusu. Not: ilk adımı attım, bir öğretmenim.

    Like

  7. Merhaba Aleks ve Hakan.
    Sizi yeni keşfettim. Evimle işim arası 10 dk sürdüğü için belki de bir podcast arayışım olmamıştı. Ciddi bir bunalım döneminde denk geldim size ve bu süreçte çok iyi geldiniz. Yaklaşık bir buçuk haftada bütün bölümlerinizi dinledim.Hem de ×1’de. Geceleri bölümleri açık bırakıp sizin sesinizle uyuyup sizin sesinizle uyandım.Uyuduğum zamanki kısımları geri sarıp tekrar dinledim. Birkaç kere gecenin köründe Hakan’ın kahkahalarına irkilerek uyanmışlığım oldu ☺️
    Neyse şimdi de bölümler su gibi akıp giderken bekleyecek olmak duygusallaştırdı beni. Salı gününe kadar depresyonuma geri dönüyorum. Sevgiler..

    Like

  8. Çocuklar,çocuklar…(hafif alaycı ve birazdan önemli bilgiler verecek bir bilge tonlamayla…bunu Hakan yapabilir bence)
    Şaka tabi ki,sizi seviyorum öncelikle söyleyeyim.

    Yazlık dediğimiz şeyin, yazın 2 haftası olarak değerlendirmenizle memur çocukları olduğunuzu çok net anlıyoruz.
    Benim yazlık anlayışım ise okulların tatil olunmasıyla gidilen ve yaz sonuna kadar kalınan yerdi.Birkaç kez yaşadığın şehre gelirsin gelmezsin o senin ve ailenin bileceği şey.
    Bi kere baba,mümkünse her haftasonu;yoksa da bikaç haftada bir mutlaka gelir,haftasonu orda geçirir.
    ilk gençlik yıllarınsa eğer, babanın olmayışı ve annenin sözlerini daha da kulak arkası ettiğini düşünürsek gecelere kadar dışardasındır.Ve ilk öpücüğünü ,ilk disco deneyimini,ilk kazıklarını orda yiyeceksindir.Benim ve etrafımda gördüğüm bildiğim yazlıkçılık böyle en kısasından.Belkide serbest meslek çalışanı bir babam olması,etrafımda duyup bildiğim arkadaşlarımdan da durum böyleydi.
    Neyse,güldük geçtik,bahsederken bile içim o günlere gitti,bende iyi şeyler bırakmış yazlık.
    Sizleri öpüyorum,iyi bayramlar diliyorum

    Like

  9. yazlik tecrubesi benim icin hep cok eglenceli gecmistir. tekirdagda yazligimiz vardi. deniz, bisiklet, havuzla dolu gunlerin ardindan aksamlari hirsiz/polis ve ilk ciktiginda aklimi basimdan alan acik alanda oynayabildigin lazer tag. ve sayisiz bos saatlerimizi yatirdigimiz bir monopoly epidemigi.

    en sacma tecrube ilaclamalarla ilgiliydi. haftada bir ya da iki beyaz koskocoman duman yaratan spreyler sikilirdi butun siteye bastan asagi. bazi cocuklarda bu dumani takip edip arkasindan kosarlardi… sebep? belirsiz.

    gecen hafta yorumlarin az gelmesine ragmen 150. bolum konsepti cok iyi olmus. epikten daha fazla jingle bekliyoruz.

    Like

  10. Özellikle aleksin bu aileler yazlık olunca her yaz aynı yere gidiyor söylemine sonuna kadar katılıyorum. Eğitim, gezi, iş gibi sebeplerle 21 ülke gezmiş olmama rağmen Türkiye’de popüler olan , herkesin bildiği tatil yerlerinin neredeyse hiçbirine gitmedim ve bu durum ciddi manada rezillik. Hakanın ama bak gördün mü bu orta üst sınıf geliri olanlar yurt dışına gidiyor dedim ben sana pembe götlü Aleks dediğini duyar gibiyim. Ama hiç üzülme Aleks haklı olan sensin. Çünkü ikizim ve ben hariç ailemizde pasaport sahibi olan kimse yok, hatta babam yazlık dışında bir yere tatile gideli 10 seneden fazla olmuştur. Buraya harcadığı parayla da o ünlü olan tatil yerlerinin her birine defalarca gidebilirdik (3 katlı 8 odalı bir ev, en alt katına bilardo bile koydu adam)

    Ayrıca bir konuda itirazım olacak. Özellikle yaşadığın yere yakın bir yazlığın varsa yaşın ilerledikten sonra daha çok kendi arabana sahip olduktan sonra eğer yazlığın yaşadığın bölgeye yakınsa (benim için 1 saat 20 dk , Yazlık İstanbul Şilede) tadı bir başka oluyor. Nitekim istediğin zaman arkadaşlarımla gelip mangal yapıp kafaları çekebileceğim, kız arkadaşlarınla kaçamak yapabileceğim bir yer halini aldı.

    Like

  11. Sizi geç keşfedip eşimle beraber dinlemeye başladık. Her bölüm geçmişin kritiği de yapıldığı için sırayla dinleyip sizi yakalayalım dedik fakat evde, işte, arabada, her yerde bir gün son bölümü yakalayıp biz de yorum yapacağız hayaliyle sürekli sizi dinlemekten bi yerden sonra gına geldi, bazen sıkıldık ara verdik derken siz arayı gene açtınız o yüzden direk son bölüme atlama kararı aldık çünkü ya bu yoldan vazgeçecektik ya da her gün hakanın yayvan gülüşünü dinlemekten kafayı yiyecektik. Burdan bizim gibi yapanlar varsa onlara da seslenmek istiyorum yapmayın gelin son bölüme huzura kavuşun geçmişi sonra da dinlersiniz anı kaçırmayın. Genel olarak geçmişe dönük bi yorum yaparsak da sürekli hakanla aynı fikirde olmak bana bazen rahatsızlık veriyor.
    Son konuya dönüp farklı bir pencereden bakarsak yazlık bir semtte doğup büyümüş ve yaşamakta olan biri olarak her zaman yazlıkçılardan nefret etmişimdir. Çünkü onlar geldiğinde 20 dakikalık yol trafikten 1 saat olur, arabanızı koyacak yer bulamazsınız, denizde havlunuzu atacak yer bulamazsınız, her zaman gittiğiniz cafede boş masa bulamazsınız, kısacası 9ay boyunca hayalini kurduğunuz şeyleri oraya 2 haftalığına gelen başkaları yüzünden rahat yaşayamazsınız. Özellikle istanbuldan gelenler yaşadıkları yerde onları sınırlandıran kurallardan düzenden sıkılıp bunaldıkları için yazlığa gidince oraların sahibi oymuş, o şehir yazın gidelim de bize hizmet etsinler diye kurulmuş gibi, sanki orada herhangi bir kural yokmuş gibi davranırlar ve kendi düzenlerini oraya kabul ettirmeye çalışırlar. Yılın maksimum 60 günü gelip 365 gününü orada geçirenlerden daha fazla hak sahibi olduklarını düşünürler. Hatta bazılarının sırf bu yüzden yazlığa geldiklerini düşünüyorum özellikle hakanın asker emeklisi dediği tipler bunlar,çünkü yaşadıkları kalabalıkta bu tavırlarına muhatap bulamazlar. Küçük yerlerde yazılı olmayan saygı ve düzen kuralları onlar için geçersizdir. Örneğin siz başkasının evinin önüne bile arabanızı park etmezken onlar gelip sizin evin bahçe kapısının önüne arabasını sıfırlar ve siz evinize girmek için akrobatik hareketler yaparak kıvırmak zorunda kalırsınız, bisikletle geldiyseniz bisikleti sırtlanıp üzerinden atlatmak zorunda kalırsınız ve allah korusun elinizdeki poşet arabaya değerse çıkıp kavga edeyim diyerek de perde arasından dikizlerler. Acaba bu evde acil hasta olur mu, birine bişey olsa bunlar evden çıkabilecekler mi diye düşünmezler ve bu en basit örnek bununla ilgili sabaha kadar örnekler verebilirim fakat yorum çok uzuyor o yüzden şimdilik şikayetlerimi kısa kesiyorum. Maddi konularda aleksin yaptığı hesaplara da katılmıyorum çünkü yazlığı istediğin zaman satıp hatta üzerine değerlenmiş şekilde parasını cebine koyabileceğini atlıyor. İnsanlar yazlığa bir açıdan gayrimenkul yatırımı olarak da bakıyor. Yazlıkları övmek istemiyorum ama örneğin bulunduğum yerde yazlık evlerin fiyatları son 5 yılda yaklaşık %100 arttı. Bir de kendi izlenimim şu; yazlık en fazla çocuklar üniversiteye gidene kadar kullanılıyor çünkü üniversite çağına gelmiş çocuklar yaşlılara göre dizayn edilmiş yazlık semtlerde ilgilerini çekecek bişey bulamadıklarından yazlığa gitmek istemiyorlar, ebeveynler de çocuklar olmadan gelmeyi pek sevmiyorlar ve ya o ev çocuklar da kendi yuvalarını kurup oraya tatil yapmaya gidene kadar boş kalıyor nadiren uğranıyor ya da satılıp şile taraflarından yeni bir yazlık alınıyor.
    Yazlık semtte her sene yazlıkçıların gazabına uğrayan biri olarak yazlıklar ve yazlıkçılar dünyayı kötüye götürüyor diyorum… (çok uzun oldu umarım okursunuz)

    Like

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: