Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için: Apple iOS, Android
Dünya Nereye Gidiyor’un beşinci bölümünü çok faydalı bir buluşla açıyorum: Simülasyon oyunları. Sabah 9, akşam 6 arası rutin, sıkıcı, tekdüze, sizden başka herkesin tamamen sizinle aynı şekilde yapabileceği ve sizin de yapmaktan nefret ettiğiniz, her sabah kendinize “Allah’ım neden bu işi yapıyorum?” diye sorduğunuz ama para kazanmak zorunda olduğunuzu hatırlayıp ağlayarak yataktan kalkıp gittiğiniz işiniz bitip eve döndükten sonra rahatlamanın en iyi yolu nedir? Uykunuz veya tuvaletiniz gelene kadar çiftçilik, tır şoförlüğü, forklift operatörlüğü gibi gerçek hayat mesleklerini icra ettiğiniz simülasyon oyunlarını oynamak diyorsanız, tam 12’den vurdunuz. “Ben zaten işimin sıradanlığından kurtulmak için oyun oynuyorum, niye böyle hareketsiz oyunları tercih edeyim?” diyorsanız hemen bölümü dinlemeye başlayın. Çünkü bu bölümde sadece simülasyon oyunlarının faydalarından değil, neden tercih edildiklerini ve toplumsal fonksiyonlarından da bahsediyorum. Ama önce…
İçinde yaşadığımız dünya gerçek mi? Ya gördüklerimiz büyük bir rüyadan ibaretse? Ya bizden teknolojik olarak daha üstün bir medeniyetin yarattığı bir simülasyonda yaşıyorsak? Peki ya Elon Musk denen sahte peygamber, sapık bir tarikat lideriyse? Bu bölümde “Kral çıplak!” diyorum. Devamı sonraki bölümlerde gelecek…
Bölümün ikinci kısmında Hakan, iş hayatının bazıları için korkulu rüyası, bazıları içinse fırsat kapısı olan Networking kavramını tartışıyor. Terimin ortaya çıkışı ve iş hayatıyla bağlantılı olarak kullanılmasıyla ilgili küçük bir anekdottan sonra; bir miktar networking’in hakkını veriyor, bir miktar da arkadaşlık ilişkilerine verdiği zarardan bahsediyoruz. Siz siz olun, kariyeriniz için networking yapsanız bile özel hayatınıza bu mekanik ilişki biçimini yansıtmayın.
Hangi simülasyon oyunlarını oynadınız veya oynuyorsunuz? Networking hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyoruz.
Çok sinirliyim şu anda çünkü o kadar güzel/komik bölümdü ki toplu taşımada kıs kıs gülüp kendimi rezil ettim hahahaha, tebriks.
LikeLike
bu bölüm beni anlatıyor. her türlü simülasyon oyunu oynadım, en sevdiğim genre’dır. dünya net iyiye gidiyor bu yüzden. the office’den dwight’ın second life simulasyonu referans gelecek diye bekledim çiftçilerin çiftçilik simülasyonu oynadığını söylemenizden sonra ama gelmedi 😦 ayrıca hakan’ı tebrik ederim, son zamanların en iyi performansıydı. hem gerçek arkadaşlarına hem de networküne hitap etmiş, oldukça etkileyiciydi.
LikeLike
office’ten olacak.
LikeLike
hayır, office’den doğrusu. Bilmeden konuşmayalım, tşk.
LikeLike
sesli mesaj bırakın demişsiniz de nasıl bırakacağımızı da söyleseydiniz keşke
LikeLike
Baya güzel bölüm olmuş, Hakan Bey’in de sesini biraz açabilirsek iyi olur. Bir başka bölüm konusu olarak tembellik hakkı ve çalışmanın overrated olmasına değinebilirsiniz belki?
LikeLike
Dinlerken başka hangi meslekler için simülasyon oyunu üretilebilir merak etmedim değil.
LikeLike
Simulasyon konusunda yasadigimiz dunyanin komple bir simulasyon olma ihtimalinden bahsedilebilirmis.
Hakanin network konusunda verdigi arkadas ornegi cok gercekci olmus. Benim yuksek fonksiyonlu sosyopat teshisi konulan bir arkadasima cok benziyor.
LikeLike