Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
OYLAMA
Sadık takipçilerimizin bileceği üzere, Dünya Nereye Gidiyor’un ilk bölümünde el sıkışmanın ne kadar iğrenç bir ritüel olduğundan bahsetmiştik. Sizden şüphemiz yok da içinde yaşadığımız dünya ve özellikle toplum maalesef kişisel alana ve sınırlara saygı duymayan, izin almadan dokunmayı seven insanlarla dolu. Hal böyle olunca insan el sıkışmayı öpüp başına koyuyor. Hatta direkt eli de öpüp başına koyabilir. Metroda ittirenler, sevdiğini mıncıranlar, iyi niyetli tacizciler, gerginliğini senin vücudun üstünde atanlar… Dokunmak isteyene bahane bitmez. Sonuç olarak dokunmatik ekranlar ne kadar büyük nimetse, dokunmatik insanlar da o kadar büyük illet. Ama önce…
Hiç çalışırken duvarların üstünüze geldiğini, içinizin sıkıldığını, kapana kısıldığınızı hissettiniz mi? Tabii ki hissettiniz, çünkü gerçekten de hafta içi her gün (bazen cumartesileri de) 8-9 saat bizi bir yere tıkıp buradan çıkamazsınız diyorlar. Hadi hayatını sürdürebilmek için günün çoğunluğunda çalışmayı bir şekilde kabul ettik, bari her gün bu pislik yuvası, sürekli tanımadığımız ve tanımak istemediğimiz insanlara bakıp hayatlarına dair her türlü detayı öğrenmek zorunda kaldığımız cehennem simülasyonuna gelmek zorunda olmasaydık. Biliyorum, biliyorum… Robotlar geliyor, otomasyon, Elon Musk, gelecekte kimse çalışmayacak. Ama geleceği beklerken bugünü de bi şekilde kurtarmamız gerekiyor, bunu da evden çalışma yapacak. Nasıl yapacağını ve çok daha fazlasını 26. bölümde bulabilirsiniz.
1- evden çalışmak baya verim düşürücü. eğer çok işin varsa masadan hiç kalkamıyorsun ve yemek hazırlamak, akşam bilgisayarı kapatmak sorun oluyor. ayrıca sözle rahat ifade edilen şeyler yazılı çok sert olabildiğinden sürekli müdür bana kızdı veya işler müthiş acil paranoyası yaşıyorum. fakat açık ofis de o kadar berbat bir şey ki… üstelik haftanın en az 2 günü tamamen boş durabilirim, gereksizce ofiste takılıyoruz. kısacası bence çalışma şartları iyileştirilmeli mesela gün azalmalı saat azalmalı giyim şartı kalkmalı veya haftada 2-3 gün evden çalışmaya izin çıkmamalı.
2- dokunmatik insanlar: bundan nefret etmeyen bir insan o-la-maz. her dokunuşta irkiliyorum çoğunlukla farkediyorlar. üstelik şu an hamile olduğum için gelen geçen göbeğime dokunuyor. geçenlerde bunu her gün istisnasız yapan kız “ay sen de rahatsız oluyor musun acaba böyle dokunuyoruz” dedi ve 8. ayımda bu jeton düşmesine “evet” diyemedim “kemküm işte yani tanımadıklarım yapınca sevmiyorum” vs dedim.
tivitırdan idil.
LikeLike
ilk kısımda yanlış cümle falan olmuş ama doğrusunu çıkarırsınız herhalde okurken. :(( sorry.
LikeLike
elon musk’çı, açık inovasyoncu, collaborativeci coworking spaceçi bi eleman bulup konuk etseniz bi bölüm müthiş olur ya
LikeLike
acaba kaç dinleyiciniz toplu taşımada lüzumsuz temasa veya kişisel alan ihlaline maruz kaldı sizi dinlerken 😦
LikeLike
bir açık ofis çalışanı olarak çok net şunu söyleyebilirim, mesaiye kalışlarımın en az yarısı, açık ofisin getirdiği verimlilik düşüşü kaynaklı
LikeLike
a
LikeLike
Her bölümü istisnasız belkide 2 kere dinledim sohbetinizi çok seviyorum son bölümde Hakan’ın boş yapmadığı sıkıcı bi bölüm olacakken NBA hakkındaki verdiği istatistiklerle gene boş yapmadan bitirmedi 🙂 seviliyosunuz 🙂 Hakan boşlara devammm 😂😂😂😂
LikeLike
Arkadaslar gerzo musunuz, anoreksiya dedigimiz hastalik zaten en cok mankenler arasinda gorunen bir sey.
LikeLike