Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOS, Android
OYLAMA
Çadırda uyanıyorsun. Buna uyanmak denemez çünkü sabaha karşı yorgun argın yattığın rahatsız uyku tulumu sıcaktan yanmaya başlamadan önce gözlerin kapalı 2 saati bile tamamlayamadın. Ama seni yerinden kaldıran şey bunaltıcı sıcak değil, çadırın dışından gelen sesler. Çığlıklar, kahkahalar, böğürtüler ve cam kırılma seslerinin neden ve nereden geldiğini merak ederek çadırdan dışarı adım atıyorsun. Bu mide bulandırıcı koku günlerdir duş almayan senden mi geliyor, yoksa dışarıdan mı? Demin ses çıkartanlar şimdi neredeler? 2 saatlik uykuyla tüm gün nasıl ayakta kalacaksın? Bu soruların cevabını düşünürken, etraftaki sinek sayısının normalden fazla olması dikkatini çekiyor. Kafanı sineklerin kümelendiği yere doğru çevirdiğinde o korkunç manzarayı görüyorsun. Kısıtlı bir süre için beraber yaşamak zorunda olduğun topluluktan biri çadırının önüne dışkılamış. Her neyse, diyorsun, doğadayken böyle şeyler olur. Acı gerçekten uzaklaşmak için telefonuna bakmak istiyorsun. Cehennem simülasyonundan farksız çadırının içine girip telefonu eline aldığında şarjının bittiğini ve yakınlarda hiçbir enerji kaynağı olmadığını fark ediyorsun.
Daha fazla uzatmayalım. Roland Emmerich’in yeni filminin ilk sahnesini veya Elon Musk’ın eline yüzüne bulaştırdığı Mars çıkartmasından değil, bir müzik festivalinde sıradan bir günden bahsediyorum. Tüm bu olumsuzluklara, pahalı biletlere, istediğin grubu izlemek için Godot’yu beklemek zorunda olmana rağmen insanlar neden hala festivallere gidiyor? Cevabı Dünya Nereye Gidiyor’un yepyeni bölümünde.
Merhaba,
Geçen hafta sizleri buldum. Tüm bir hafta boyunca hemen hemen her anımda kulaklarım sizlerin sesleri ile dolaştım, bulundum. Bazen kendimi tutamadan haykırışlarımda çoğu zamanda yüzümdeki sırıtışlarda otobüste, serviste çoğu zamanda işte keskin bakışların meraklı gözlerin kurbanı oldum. Sizden bir ricam lütfen bir bölümünüzde şu konuyu ele alın. Bir insanın kulağında kulaklıklar varken neden onun sanki gizli güçleri varmışta sanki yüksek sesle bir şey dinlerken konuşup onun duyacağını düşünürler ki! Bu insanlar dünyayı berbat hale getiriyor. Duymuyoruz sizi neden duymuyoruz biliyor musunuz çünkü lanet olası kulaklıklarım kulağımda!
Sevgiler,
LikeLike
Müzik festivallerinin dünyayı götürdüğü yerden çok müzik festivaline neden gitmek istemiyoruz tartışılmış sanki. Konu seçiminin de bunda etkili olduğunu düşünüyorum. Hakan her şeye rağmen konsepte bağlı kalmış. Dik dur eğilme Hakan
LikeLike
Epic’in ismi nereden geliyor cok merak ettim? Tesekkur ederim
LikeLike
Pek sevgili Aleks dinlerken sizi orada ben de varım gibi geliyor yahut siz benim yanımda gibisiniz. Muhtemelen aynı metronun koltuklarında otururken yanyana birbirimize omuzlarımız değdi ve telefonumuzla uğraşırken gözlerimiz birbirimizin ekranına şöyle bir gitti.. ama olsun.. aynı şehrin içinde yaşamaya çalışıyoruz. hakan metro da ayağına basıp hiç bir şey demeyen insandır diye düşünüyorum 😀 her neyse müzik festivali dediğiniz şey fast food gibi pis sağlıksız ama lezzetli olabilir. buarada hakan ın gizli gizli freud okumaları yaptığını ya da analizden geçtiğini düşünüyorum 🙂
LikeLike
pek keyifli bir konuydu, teşekkür ediyorum. epik bey’de nasıl bir kendini kandırma mekanizması varmış, hayran oldum.
LikeLike
epigin guzel guzel siir okuyacak gibi baslayip, sonrasinda dus almayi bir gereklilik gormeyen pisligin teki ve hapci olarak bitirmesi epigin kendisini yeterince kaybettiginin bir gostergesi sanirim 😀 epige guzel bir dutch tavsiyesi; doe normaal
LikeLike