Haftalık bölümlere ilave içeriklere ulaşabilmek ve bizi desteklemek isteyenler için: Patreon
Dünya Nereye Gidiyor’u telefondan dinlemek ve abone olmak için:
Apple iOS, Android, Spotify
OYLAMA
Jordan ve Last Dance, trash talk, takım sporunun karaktere etkisi, sporla sosyalleşme, elit sporlar, 11 sayısının kerameti, taraftarlıkta kimlik-rekabet ilişkisi, kazanma hissi, katılıma ödül verilmesi ve çok daha fazlası bu bölümümüzde.
winner dediğiniz steve kerr, bulls dönemi biter bitmez spurs’e gidip çaktı iki şampiyonluk daha. koçluğunda gsw’de ne yaptığı belli zaten, jordan anca gitsin draftte 1. sıradan kwame brown’ı alsın.
şaka tabii, 90’larda kanal d’de nba izleyen çocuklar olarak hepimizin fikri aynı: jordan tektir, ne kadar dallama olsa da.
LikeLike
Dünyanın en güzel ligi başlıyor sonunda ❤
LikeLike
Her türlü sporun aşığı biri olarak bölümü çıktığı gibi dinledim, özellikle Alex paşa tüm hislerime tercüman oldu. Yalnız Hakan’a futbolla ilgili klişe yorumlarından dolayı sitem etmek istiyorum. Bu mantıkla boksçular, sumo güreşçileri falan en elit sporcular oluyor… ne desem bilemedim. Sizi seviyorum, öptüm bye
LikeLike
Ekşideydi sanırım, sizin nicklerinizi Alex de Souza ve Hakan Şükür’den aldığınızı okumuştum. Ama Alex cimbomlu imiş?
Bu arada Hakan bebişim az iç şu zıkkımı, yoksa karaciğerini eline alacaksın bu gidişle. Az içmiyorsan da arada doktora git kontrollerini yaptır gözünü seveyim.
Seviliyorsunuz.
LikeLike
Takım sporlarını neden bu kadar sevdiğimize dair birkaç ekleme de benden gelsin: 1) ucuz: takım sporu yapabilmen için gerekli teçhizat az ve erişilebilir. Yapabildiğin, deneyimleyebildiğin şeyi izlemek,takip etmek de çok daha keyifli 2) adil: net kurallar var, flu alanlar ve sübjektivite hayatın diğer tüm alanlarına göre daha az. 3) ölçümlenebilir – anlaması kolay: Jordan’in sayı ortalamasını, Sterling’in hızini , Hami Mandırali’nin vuruş gücünü biliyoruz. Uzmanlaşmak adına çok da fazla çaba harcamadan iyi- kuvvetli / kötü – zayif ayrımını yapabiliyoruz. Elon Musk, Justin Trudeau ya da GSA gibi balonlar sporda olamaz; çünkü biliyoruz ki gerçeklerin elbet bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var. O sebeple de sporcunun ortaya koyduğu performanstan etkileniyorsak, “tereddütsüz” bir saygı ve sevgi besliyoruz. (2. ve 3. maddeler genel hattıyla tüm sporların avantajı ; ama takım sporu dışında bir spora gönül vermediğimizden buraya iliştirdim ahaha)
Son bir not da taraftarlık meselesine dair gelsin: Sanatta ya da hayatın başka bir alanında taraftar / fan olmak, bağlanmak yerine sporu seçmekteki en önemli etmen kazanma-kaybetme hissi ve sonucun netliği olabilir; fakat taraftarlıktaki tutarlılığı ve ısrarı açıklamakta eksik kalmıyor mu? Neden 50 sene boyunca GS’yi destekliyoruz? Neden kazanma hissini alma ihtimalimiz düşse ve sıkça kaybeden tarafta yer alacağımızı bilsek de aynı takımda diretiyoruz ; kimliğimizin parçası yapıyoruz?
Gözlerinizden öpüyorum.
LikeLike